Genç Dinozor kimdir? Basketbol ruhu genç ve enerjik olan, dinozor misali tecrübeli spor insanlarıdır.
Kadroda kimler var? Necip Kapanlı, Haydar Kemal Ateş, Cem Gökçe, Selam Gökçe, Fatih Söylemezoğlu ve zaman zaman “Genç Dinozor” konukları.
Amacı nedir? Türk basketbol kamuoyuna ve özellikle veli, oyuncu, antrenör, yönetici ve tüm “Genç Öz kaynak” gruplarına gündemde ait basketbolun saha içi ve saha dışı olaylarını farklı ve geliştirici bakış açısıyla değerlendirmek ve basketbol kamuoyuna farklı düşünce pencereleri açmak.
Bu haftaki konuğumuz Semt77 Yalovaspor koçu, eski basketbolcu Faruk Beşok. Kendisi ile TBL‘de lider konumunda olan Yalovaspor’un durumunu, TBL ve Türk basketbolunun genel konularını konuştuk.
Fatih Söylemezoğlu: Sevgili Faruk, yeni jenerasyonlar senin uzun oyunculuk dönemini hatırlamayabilir. O nedenle bize biraz kendini tanıtır mısın, basketbol hayatına nasıl girdi, nasıl ilerledin?
ERMAN ABİ 153 ATARKEN KARŞI TARAFTAYDIM
Faruk Beşok: 15 yaşında İzmir takımı Hilalspor’da basketbol oynamaya başladım. 2. sezonda kulübün mali yapısı bozulunca son 6 hafta sahaya genç takım oyuncuları ile çıkıldı. Ben de o takımda yıldız takım oyuncusu olmama rağmen kadroya alınmıştım. Hatta o sezonun şöyle bir hatırası vardır. Erman (Kunter) ağabeyin bir maçta tek başına bize 153 sayı attığı maçta ben de sahadaydım. Sezon sonu Hilalsporun kapanması ile birlikte 17 yaşında Eczacıbaşın’a geçtim. Rahmetli Mehmet Baturalp’in koçluğunda Tamer Oyguç’un, Orhun Ene’nin oynadığı ve o genç takımla şampiyon olduğu sezon… O kadronun ilk şampiyonluğunda ben de o kadroya dahil olmuştum. Eczacıbaşı serüvenim 4 sene devam etti, o süreçte bir de 2. Lig (şimdiki TBL) şampiyonluğu yaşadım. Ligde 4 takımın aynı anda basketboldan çekildiği (Çukurova, Beslenspor, Paşabahçe ve Eczacıbaşı) buhranlı günlerde tekrar İzmir’e döndüm. Karşıyaka‘da 2 sezon, sonra Fenerbahçe… O sezon final oynadık, finalde Ülkerspor’a kaybetmiştik. Sonra Darüşşafaka’ya geçtim, oradan tekrar İzmir ve Tuborg’a transfer oldum. Tuborg’dan sonra Telekom’a geldim. Telekom’da Ergin abi ile başarılı bir sezon geçirdik. Hatta o zaman Necip abi ile beraberdik Telekom’da. Sonra Beşiktaş’a transfer oldum ve 6 sezon orada oynadım. Devamında tekrar Karşıyaka’da bir sezon oynadım. Sonra o zamanki 2. Ligde İstanbulspor’da bir sezon oynadım. Tekrar İzmir’e dönerek eski takım arkadaşlarımın (Murat Öztamur, Mert İldeş, Mustafa Ağme) organizasyonundaki İzmir Büyükşehir takımında hem 2. Lig, hem Bölgesel Lig serüveni yaşayarak oyunculuk kariyerimi sonlandırdım.
Birkaç yıl dinlendikten sonra eski koçlarımdan Ahmet Kandemir Süper Ligde oynayan Antalya Belediye’sinde koçluk yaparken bana yardımcı antrenörlük teklif etti ve ilk antrenörlüğüm o sene başladı. Sezon sonu oradan ayrıldım, yine bir sezon boş geçtikten sonra Erman Kunter koçluğundaki Beşiktaş’a transfer oldum. 3 sezon da orada çalıştıktan sonra, her yardımcı antrenörün hedefi gibi ben de baş antrenör olmak istiyordum ve TBL’de Düzce Belediye takımı ile baş antrenörlüğe başladım. Devamında Mamakspor ile Federasyon Kupasını kazandık. Sonrasında 2 sezon Bornova ve şimdi de Yalova’da devam etmekteyim.
Fatih Söylemezoğlu: Yalova TBL’de şu an lider. Ancak sizinle birlikte 3 takım daha bu hedefi zorluyor. Bu bağlamda Yalova’nın durumu nedir, ileriye dönük hedefleri nelerdir. Kalan maçlarınızı da göz önünü alarak bir değerlendirme yapabilir misin?
Faruk Beşok: 3 senede Süper Lige çıkan Yalova tekrar TBL’ye düştükten sonra, TBL’de final oynadılar ancak finali kaybetti. Ve hala aynı motivasyonla devam ederek şu an lige çıkma adayları arasında en şanslı olan takım görüntümüz var. Genelde Süper Ligden düşen takımlar motivasyonunu kaybeder ve yatırımdan vazgeçer. Oysa Yalova’da bu anlamda bir süreklilik var ve Süper Lige çıkıp orada kalıcı olmak için mücadele eden bir organizasyona sahibiz. Yaşadıkları bir sezonluk Süper Lig tecrübesinde edindikleri birikimle kulübümüz daha sağlıklı bir yapı kurarak ileride güçlü sponsorluklarla birlikte Avrupa kupalarını hedefleyen bir vizyon ile hareket etmekte.
Necip Kapanlı: Süper Ligden düşüp, ertesi sene şampiyonluğa oynayıp finalde kaybedip, yaşadığı hayal kırıklığına rağmen tekrar toparlanıp hedeften sapmadan ilerlemesi müthiş bir şey. Bunu biraz açabilir misin, tabii işin bir yönetim tarafı, bir de şehrin-seyircilerin takımı sahiplenmesi var. Bu arada mevcut yapıda başkan, menajer ve diğer ekip neredeyse çocukluk arkadaşı, lise yıllarında birlikte okul takımında oynayan insanlar. Bunların yanında bir de salon sıkıntınız olduğunu biliyorum. Mevcut salon şimdi bile yetmiyor, her maç dolu. Yarın Süper Lige çıktığınız takdirde bu sorun daha da büyüyecek bu anlamda bir gelişme, bir proje var mı?
SEYİRCİ MÜTHİŞ
Faruk Beşok: Haklısınız, bu ekip birbirine bağlı, hiç ayrılmayan, birbirine sahip çıkan basketbol sevdalısı bir grup. Bu birliktelik çok eskiye dayanıyor. Her küçük şehirde olduğu gibi burada da uzun yıllar basketbol yatırımına belediye destek vermiş. Ancak belediyelerin desteği de bildiğiniz nedenlerle her sene aynı şekilde olmuyor. Yalova’nın geçmişte TBL’den de düştüğü bir sezon var. Düştükleri sezon Orbay bey işin içerisine girmeye başlıyor Semt 77 Yalova olarak. O sezon lige devam etmeme kararı alan Artvin takımının da haklarını alarak Orbay bey takımın sahibi oluyor. Dolayısı ile belediyeden ayrılarak kulübün şirket gibi yönetilmeye başlanması bu süreklilik de en önemli faktör oluyor. Tabii organizasyonu daha sağlıklı yapınca, beraberinde başarı da gelmeye başlıyor. Bu motivasyon ile birlikte seyircinin de takıma sahip çıkıp yalnız bırakmaması enerjimizi yükseltiyor. Bana göre Karşıyaka’dan sonra takımına sahip çıkan, her zaman destek olan müthiş bir seyirciye sahibiz.
SALON SORUNU VAR
Salon konusuna gelince, burada büyük sorunlarımız var. Tek salon var. Birçok branşa hizmet veriyor. Hatta altyapı maçları da burada oynanıyor. Dolayısıyla bazen antrenman için biz bile saat alamayabiliyoruz. Salon problemi bizim gibi kulüplerin tek başına altından kalkabileceği bir sorun değil. Dolayısı ile bu güzel organizasyonun sürekliliğini sağlayabilmek için belediyenin, spor teşkilatının ve siyasilerin Yalova’ya daha büyük bir salon kazandırmak için desteklerini esirgememesi gerekli.
Selam Gökçe: Sezon başında takımı kurarken yalnız mısın, yoksa destek aldığın birisi ya da birileri var mı?
Faruk Beşok: Ben geldiğimde sezonu final oynayarak geçirmiş bir ekip vardı. Brandon Walters’in sezonun en başarılı yabancı oyuncusu olduğunu ve onun alınması gerektiğini ifade ettiler. Benim de çok beğendiğim bir oyuncuydu, ben de hemfikir oldum. Onun dışında da kulübün önceki sezondan gelen bir takım tecrübeleri sonucu oyuncular konusunda görüşleri vardı. Ben bu konularda açık bir insanım. Benim istediğim olacak düşüncesiyle hiçbir zaman hareket etmedim. Tüm bunları birlikte istişare ettik ve bizim için en iyisi olacağını düşündüğümüz kadro üzerinde hem fikir olarak yola çıktık.
Selam Gökçe: Sana yardımcı olan asistan koçların kimler?
Faruk Beşok: Asistanlarım Yalovalı Tolga ve Dağhan uzun yıllardır Yalova basketboluna hizmet eden arkadaşlar. Bunların dışında Mamak ve Düzce’de birlikte çalıştığım ve saygı duyduğum Volkan Çankırılı ile beraberiz. Kendisi özellikle bireysel koçluk anlamında önemli bir çalışma arkadaşımızdır.
Selam Gökçe: TBL’de artık her maç kritik. Aslında kağıt üzerinde rakibiniz gibi görünmeyen takımları iki yabancısının o günkü performansı maçlara çok etki ediyor. Dolayısı ile etkin 2 yabancı bir anda her şeyi değiştirebiliyor. Özellikle de 1 numarada bu konuda etkili oluyorlar. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsun?
Faruk Beşok: Bu durum sadece TBL’de değil, bana göre BSL‘de de böyle. Birçok takıma baktığımızda 1 ve 5 en değerli pozisyon olarak gözüküyor. Aslında özellikle TBL’de bunu farklı tercihlerle deneyen takımlar da oldu. 2-3 numara yabancılar tercih edip, özellikle 1 numarayı Türk oyuncularla geçelim diyenler oldu. Bu anlamda biz kadromuzu oluştururken bana göre BSL’de de oynayabilecek kapasite de olan aynı zamanda oyun kurucu olarak bu ligin en değerli oyuncusu olan Kadir’i tercih ettik. Yabancı tercihinde ise 2 numara olup, ihtiyaç olduğunda 1 numarada da kullanabileceğimiz yapıda bir oyuncu seçtik.
Selam Gökçe: Sezon başında sizde hem Ricky Tarrant, hem Sercan topçu, hem de Kadir Bayram vardı oyun kurucu olarak. 2 tane de genç oyuncu vardı birisi Barış, diğeri Ali Emre. Bir de altyapı Milli takımlarında oynayan gençlerden Ege Özçelik ihtiyaca göre 1 numara oynayabiliyor. Fakat Sercan Topçu ile Ricky Tarrant’ın sakatlanıp kopması ile aslına bakarsan kağıt üzerinde iş sadece Kadir’e kaldı gibi gözüküyor. O arada siz Andrew Harrison’ı transfer ettiniz. Bu oyuncu kafamızdaki 1 numara değil. Ama topla oynayabilen bir oyuncu. Dolayısıyla Kadir çok iyi bir oyuncu olmasına rağmen tüm yükü bir kişiye bırakarak bu mevkiyi geçmeniz zor karar olsa gerek. Bu konuda ne düşündünüz?
Faruk Beşok: Öncelikle doğru söylüyorsunuz, Andrew Harrison’ın asıl pozisyonu 2-3 ama biraz da bizi buna yönelten şartlara bakmamız lazım. Biz Harrison’u almadan önce belki 20 oyuncuya gittik. Biz de aslında aynı paralelde düşünüyorduk. Ancak almak istediğimiz belki 14-15 oyuncuyu bütçeler nedeni ile alamadık. Hatta TED maçını tek yabancı ile oynamak zorunda kaldık. Ancak devamında çok önemli maçlarımız vardı ve hızlı hareket etmemiz gerekiyordu. Yine de sonuçta çok değerli bir oyuncuya sahip olduk. Harrison bize çok önemli katkılar vermeye devam ediyor.
Selam Gökçe: Ege Özçelik’in geleceği hakkında düşüncelerini alabilir miyim?
ALİ EFE VE EGE’DE BSL POTANSİYELİ VAR
Faruk Beşok: Ege ile birlikte bir de Eren adında çok genç bir oyuncumuz var. Sezon başında bir pilot takımımız vardı. Bu oyuncuları çifte lisansla orada oynatarak gelişmelerine katkı vermek istedik. Ancak biraz önce bahsettiğim Belediyelerin yatırım sürekliliği sorunları neticesinde bu proje çok kısa sürdü ve devam etmedi. Bu arada sezon başı Ege çok iyi başlamasına rağmen bir sakatlık geçirdi ve 1-1.5 ay bizlerle birlikte olamadı. Tabii bu durum onu etkiledi. O süreci Ali Efe çok iyi kullandı ve süre almaya başladı. Neticede ikisi de çok değerli, çok çalışkan, hiç geri adım atmayan ve gelecekte bana göre ikisi de BSL oyuncusu olacak kapasitedeler. Tabii ki bu tempoda çalışmalarını bırakmazlarsa.
Necip Kapanlı: Ali Efe sezon başından beri oynuyor, Ege de son dönemde işin içine girdi ama ben kendisini Darüşşafaka’dan hatırlıyorum çok önemli katkı verdiği maçlar olmuştu. Özellikle TBL’de bu tip genç oyuncuların süre alması bizleri çok mutlu ediyor. Ama herkes aynı şekilde gençlere süre vermiyor. Senin şampiyonluğa oynarken gençlere süre veriyor olman çok değerli ve çok güzel de bir örnek teşkil ediyor. Acaba gençlerin TBL’de alacağı süre bir kural haline getirilebilir mi? Ya da süre olmasa bile kadroda şu kadar genç olmalı gibi bir takım kurallar getirilmeli mi veya genç oyunculara süre veren takımlara bir teşvik verilmesi yönlendirici olabilir mi?
Faruk Beşok: Bana göre önerileriniz içerisinde en çok işe yarayacak olan konu “teşvik” olur. Burada sorun biraz da idari. Özellikle ülkemizde takım 3-4 maç kaybedince hemen fatura antrenöre kesiliyor. O zaman da antrenörler kendilerini korumak için tecrübeli oyuncularla kendisini garanti altına almaya çalışıyor ve riske girmiyorlar. Şunu belirtmem lazım, neredeyse 36 senedir basketbolun içerisindeyim. Kimin ne kadar bize katkı verebileceğini, hangi oyuncunun ne kadar gelişim gösterebileceğini, ya da hangi oyuncunun antrenmanda ne kadar katkı verebildiğini görebiliyorum. Bunları gözlemlemenin önemli olduğunu düşünüyorum. İyi antrenman yapan bir oyuncuyu ödüllendirmeniz gerekir. Bu tarz genç oyuncular çok değerli. Ege ve Efe gibi oyuncular kendilerini gösterebilmek için o kadar iyi antrenman yapıyorlar ki, bazen yabancı oyuncularımız öyle yıpranıyorlar ki, serzenişte dahi bulunabiliyor.
Necip Kapanlı: Yalova’da altyapı basketbolu ne durumda?
YALOVA’NIN ALTYAPISI…
Faruk Beşok: Maalesef altyapı çok sağlıklı değil. Sorun tesis problemi ile başlıyor. Ancak son zamanlarda maçlarımızın çok izleniyor olması ve takımın başarısı beraberinde Yalova’daki gençlerin basketbola yönelmesine neden oldu. Bunun tesis ve altyapı antrenörü anlamında içinin doldurulması gerekiyor. Çünkü sadece tesis yapmakla olmuyor. Altyapılarda maalesef antrenörlerimiz de yeterli seviyede değil, her anlamda çok çalışmamız lazım.
Necip Kapanlı: Bildiğim kadarı ile başkanınız inşaat işleri ile meşgul. Acaba altyapı için de olsa antrenman salonu yapmayı düşünmezler mi?
Faruk Beşok: Tabii ki bu konuda projeleri var ama ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar bu projeleri zorunlu olarak biraz erteliyor. Sadece salon değil, bir okul projesinin yanında daha kapsamlı bir spor tesisi düşünceleri var.
Necip Kapanlı: Heyecanlı bir yönetiminiz olduğunu biliyorum. Başkanın da bana göre zaman zaman amacını aşan sözleri olsa da, konuşmayan basketbol camiasında sizin yönetimin konuşması benim açıkçası hoşuma gidiyor. Maalesef son zamanlarda kulüpler nedendir bilinmez haklarını savunamaz hale geldiler. Haklarını etik değerler içerisinde arayan yöneticileri her zaman takdir ediyorum.
Faruk Beşok: Başkanımız hırslı bir insan. Bu şehirde basketbolu en üst seviyede yaşatabilmek için maddi manevi birçok fedakarlıkta bulunuyor. Tabii hakkımızın yenildiğini düşündüğü zamanda bunu dile getirmekten çekinmiyor. Uzun sezon içerisinde bizler de, hakemler de hata yapabiliyor. Bu da bu oyunun içinde var maalesef. Dolayısıyla zaman zaman gerginlikler olabiliyor ama, netice de bunları uzatmadan hepimizin önümüze bakmamız lazım.
Fatih Söylemezoğlu: TBL’de antrenör olarak, BSL’de de oyuncu olarak tecrüben var. Sana göre ikisi arasında teknik anlamda nasıl bir fark var?
Faruk Beşok: BSL çok kaliteli bir lig. Özellikle yabancı oyuncu kalitesi ile fark yaratıyor. Bir antrenörün kurgu anlamında çok rahat edebileceği bir lig. TBL’de ise biz oyuncuların gelişimi ile de uğraşmak zorundayız. Detayları öğretmeye zaman ayırmak zorunda kalıyoruz. Ancak BSL’ye gelen oyuncular genelde bu detayları öğrenmiş ve hazır şekilde geldiği için bu anlamda farklı bir lig. Tabii ki oranında farklı sorunları vardır. Özellikle daha yüksek egolu bir oyuncular topluluğunu yönetmenin de farklı sıkıntıları oluyordur.
Fatih Söylemezoğlu: TBL’yi nasıl buluyorsun teknik açıdan. Özellikle TBL’nin daha sert oynanan zor bir lig olduğu söylenir. Bu açıdan değerlendirmen nasıl?
TBL, YUNAN LİGİNDEN SERT
Faruk Beşok: Şöyle bir örnek vereyim Andrew Harrison bize Yunanistan liginden geldi. Kendisine Yunan ligi ile TBL’yi karşılaştırdığında nasıl bulduğunu sormuştum, cevaben Yunan liginden bile sert olduğunu söyledi. Bunun yanında geçmiş sezonlarda TBL’de oynanan basketbol daha yavaştı, yürüyerek oynanan bir basketbol vardı. Enteresan bir şekilde bu sene basketbol TBL’de çok hızlandı. Özellikle biz, Şemsettin ile başlayan Bornova’nın hızı, Mersin, Sigortam Net gibi şampiyonluk kovalayan takımlar artık bu hızlı basketbolu oynayabiliyor. Bu yüksek tempo da mecburen rotasyonların daha geniş olması sonucunu doğuruyor. Bu da ligin kalitesini artıran faktörlerden birisi oldu.
Fatih Söylemezoğlu: Peki, TBL ile TB2L arasında nasıl bir fark görüyorsun?
Faruk Beşok: BSL ile TBL arasındaki kalite farkı ne ise, TBL ile TBL2 arasındaki fark da öyle. Hatta TBL2’de yabancı oyuncu olmaması nedeni ile fark biraz daha fazla. Nedenini bilmediğim bir şekilde aşağı gittikçe ligin sertlik derecesi de artıyor.
Fatih Söylemezoğlu: Bu tespitlerden sonra, BGL’den mezun olan bir oyuncu nerede oynamalı, o geçişi nereden yapmalı?
17-18 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARDAN ÇOK ŞEY İSTİYORUZ
Faruk Beşok: Her yerde söylediğim bir şey var, Amerika bu işi nasıl çözmüş? 19 yaşında çocuklar üniversiteye geliyor. 4-5 sene üniversitede aşağı yukarı kendi yaşıtları ile oynuyorlar. Bütün gelişimlerini orada tamamlıyorlar. Avrupa veya NBA’ye gideceği zaman yaşı 23-24 oluyor. Biz ise 17-18 yaşında çocuğu çıktığı sene BSL’de oynasın istiyoruz, olmayınca da niye olmuyor diye kendi aramızda yıllarca tartışıp bir çözüme ulaşamıyoruz. 23 yaşında gelişimini tamamlamış Amerikalı oyuncu buraya geldiğinde, bizdeki 18 yaşında çocuğun bunun karşısında durmasını istiyoruz. Bir kere burada yanılıyoruz. Tabii burada ekstra oyuncular çıkmıyor mu, çıkıyor ve bu bizi yanıltıyor. Çünkü bunlar çok nadir olan şeyler. Dolayısıyla genele çözüm üretmemiz lazım. Örnek verecek olursak, biz deki Efe ve Ege BSL takımlarındaydı. Ege Darüşşafaka’da, Efe Karşıyaka’daydı. Efe 2 sene boyunca antrenmanlarda bile 5’e 5’lere giremediğini söylüyor. Neticede bu çocuklar doğru yolu bulup, oynayabilecekleri yere geldiler. Umarım yaşıtlarına da doğru örnek olurlar. Bu örnekler önemli, genç oyuncular alt liglerde gelişimlerini tamamlamadan BSL’ye gidip orada oturmamalı.
Selam Gökçe: BSL’deki yabancı oyuncu sayısı ile ilgili olarak ne düşünüyorsun?
BASKETBOLSEVER OLARAK AZ YABANCI İSTERİM
Faruk Beşok: Basketbolsever olarak temennim az olması. Antrenör olarak baktığımda başka bir sorunla karşılaşıyoruz. Özellikle bu sene yine Türk oyuncu rakamları çok yükseldi. Yükseldi ama, bunun yanında bu oyuncular oynamıyorlar. Şampiyonluğa oynayan takımlar kalbur üstü yerli oyuncuları yüksek fiyatla alınca otomatik olarak daha aşağıdaki yerli oyuncu fiyatları da yükseliyor.
Necip Kapanlı: Şu anda arz-talep dengesi yerli oyunculardan yana gözüküyor. Peki bunun bu hale gelmesinde antrenörlerin ve kulüplerin rolü yok mu? Yeterli sayıda yerli oyuncu yetiştirilebilse bu denge kulüpler lehine değişecek belli ki.
Faruk Beşok: Kesinlikle haklısınız. Ama ben şu an bulunduğum kulübümün şartlarına göre konuşuyorum. Ama Euroleague hedefi olan bir takımda olsam, belki ben de aynı şekilde davranacağım. Çünkü orada hedef çok daha farklı. Aslında sorun sizin de belirttiğiniz gibi altyapılara yatırımın artırılarak yerli oyuncu havuzunu çoğaltmakta. Burada da benim tespitim öncelikle altyapı antrenör kalitesini öncelikle yükseltmemiz lazım. Bizim majör problemlerimizin başında bence bu geliyor.
Necip Kapanlı: Haklısın altyapıda antrenör sorunu var ama, altyapı ile ilgilenen sayıca çok az kulüpler var doğru. Ama özellikle BSL’de bunların dışında kalan takımların bir çabası var mı? Şu anda BGL takımını başka yerden taşeron olarak getiren bir sürü takım var.
Faruk Beşok: Buna örnek olarak Fenerbahçe’yi konuşalım o zaman, Fenerbahçe kendine göre doğru olanı yapıyor ve bu çocukları TBL’de oynatıyor. Burada oyuncu çıkma ihtimali var mı, evet var. Ama ne yapıyor Fenerbahçe hem oyuncu yetiştireyim hem de bu ligde kalıcı olayım diyor ve yabancı oyuncu alıyor. Bu durumda yabancı oyuncular gelişiyor, çünkü onlar 40 dakika sahada kalıyor. Bu sene 50 bin dolara geliyorsa, 1 sene sonra Avrupa’da bir lige 200 bin dolara transfer olup gidiyor. Bizim Türk oyuncu da 3 sene daha yedek kalarak zaman kaybediyor.
Selam Gökçe: Buradaki asıl sorun kulüplerin yönetiminin hedefi, belirlediği politika ile ilgili biraz da. Eğer şampiyonluk hedefliyorsan ona göre takım kurarsın. Yoksa da 6.ncı ile 12.nci arasında alacağın derece bütçede bir fark yaratıyorsa, bu farkı yaratmadan gençlere yönelik işler yapabilirsiniz. Böylece hem bütçeyi belli bir düzeyde tutup, hem de ileriye dönük bir yatırım yapmış olursun. Hazır Yalova’nın basketbolu seven ve düşünen yöneticileri varken onlardan uzun vadeli planlar yapabilmelerini bekliyorum. Örneğin bu sene buradan çıkarsanız, önümüzdeki yıllarda da ayağı yere basan planlar yapılırsa o zaman kalıcı olursunuz. Yoksa bir anda biz Euroleague oynayacağız, Avrupa kupası oynayacağız hevesi insanları maalesef raydan çıkarıyor.
Faruk Beşok: Size katılıyorum. Ama burada iş sadece kulüp yönetimleri ya da antrenörlerle de bitmiyor. Genç yerli oyuncularında bu doğrultuda çok çalışarak bu ortama yardımcı olması gerek. Ben genç oyuncularıma sürekli bunu aşılamaya çalışıyorum. Fırsatın gelmesi oturarak beklenmez, bu gün dahil kendilerini geliştirmek için çalışmaları lazım.
Fatih Söylemezoğlu: Burada problem bileşik kaplar gibi aslında. Ülke basketbolu olarak soruna bakınca ben şunu görüyorum, Kadir üzerinden örnek vereyim. Kadir niçin süre alıyor, çünkü 2 yabancı ile oynanıyor bu lig. Dolayısıyla Kadir, Ege, Efe gibi genç oyunculara ihtiyacınız oluyor. Ama yabancı oyuncu sayısı TBL’de de fazla olsaydı bu çocuklar bu süreleri alamayacak, kendilerini gösteremeyecek belki de kaybolup gideceklerdi. Ki, bunun yüzlerce örneğini zaman içerisinde görerek yaşadık. Dönüyorum BSL’ye, oradan da Milli takıma bağlayacağım, BSL’de çok uzun süredir yetenekli yerli oyuncuları transfer eden yüksek hedefli takımlarımızda yabancı oyuncu sayısının çokluğundan hiç birisi doğru düzgün süre alamıyor ve ondan sonra Milli takım maçları hüsrana dönüşüyor. Bu nedenle son bilmem kaç yıldır gerçek yıldız oyuncular yetiştiremiyoruz, dolayısıyla Milli takımımızı sürükleyecek oyuncular git gide azalıyor.
Bu pencereden bakınca da konu, kulüplerin yatırım amaçlarına ya da koçların kişisel tercihlerine bırakılmayacak kadar önemli bence. Dolayısıyla bu işi kurala bağlayarak çözmek lazım. Çünkü çok açık görülüyor ki biz sorunlarımızı konsensüs ile çözebilecek olgunlukta bir toplum değiliz.
Faruk Beşok: Evet ben de basketbolsever gibi düşündüğüm zaman yabancı oyuncu sayılarının aşağı çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü oturan oyuncu gelişimini tamamlayamaz. Kulüpler başarı bekliyor, antrenör kendisini düşünüyor ve böyle bir kısır döngü içerisinde ilerliyoruz şimdilik. Ama antrenör olarak bakınca da, bir Türk oyuncu 10 milyon TL istiyorsa, sen de 70 bin dolara bir yabancı getirip işi çözeyim diye düşünüyorsun.
Fatih Söylemezoğlu: Ben kurallar derken sadece yabancı oyuncu sayısını da kastetmiyorum. Bunun yanında altyapıya yapılacak yatırımların bütçelere göre orantıları vs gibi iyileştirmelerle yerli oyuncu havuzunu da bir taraftan büyüterek arz talep dengesini de sağlamaya gayret etmek gerekir diye düşünüyorum.
BGL YAŞI ARTIRILMALI
Faruk Beşok: Hatırlarsanız Hüseyin’in Hidayet’in, Mirsad’ın oynadığı dönemlerde bir Ümitler ligi kurulmuştu. O lig o jenerasyonun gelişimine müthiş katkı vermişti bana göre. O lig kaliteli bir ligdi. BGL kuruldu ama, o da belli bir yaş statüsünde kalıyor. O çocuk BGL’den çıkınca da oynayacak doğru bir sistem içerisinde yer alamıyor. BGL’de yaş kademeli olarak biraz daha yukarılara çıkarılsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Fatih Söylemezoğlu: Sen altyapı Milli takımlarında da çalıştın, sanki oralarda da bir gevşeme var gibi, ne dersin?
Faruk Beşok: Bu 2004 jenerasyonu çok ciddi ve kaliteli bir takım oluşturdu. Ben onlarla çalışmıştım. Ki o takım Avrupa 2.liği ve Dünya 3.lüğü yaşadı. O takımın oyuncuları şu anda ya Süper Ligde ya da NCAA’de oynuyor. Burada dönemsel olarak iyi bir jenerasyon yakalamak önemli, bu da her zaman olamayabiliyor. Hatırlarsanız 79 jenerasyonu daha sonra 84-85 jenerasyonu çok iyiydi. Ben onlarla çalıştığım için oradan çok kaliteli oyuncular geldiğini biliyorum. Örneğin Kerem Konan Beşiktaş’ta süre alıyor, Samet aynı şekilde. Berke Amerika’ya gitmeden önce Tofaş’ta süre almaya başlamıştı. Tan Yıldızoğlu Galatasaray’da çok yetenekli. Birkaç sene içerisinde buradan çok değerli oyuncular gelecektir diye düşünüyorum. Geri adım atmadan gayretle çalışmaya devam etmeleri gerek. Bizde şöyle bir şey oluyor, yazın iyi antrenman yapıp sezona başlıyorlar. Maçlar başlayınca 2-3 dakika süre alıyorlar, ondan sonra demoralize olup tembelliğe yöneliyorlar. Bunu yapmamaları, demoralize olmadan, geri adım atmadan ekstra çalışarak azimle devam etmeleri gerek.
Necip Kapanlı: Basketbolun Anadolu’daki yayılımını yeterli görüyor musun? Basketbol neredeyse İstanbul’da oynanan bir branş haline geliyor, bu konuda ne düşünüyorsun?
Faruk Beşok: Cevap sorunun içinde zaten, çok güzel özetlediniz. Yeterli olmadığı rakamlarla da belli.
Fatih Söylemezoğlu: Son olarak hakemler konusunda ne düşünüyorsun?
HAKEM KONUSU
Faruk Beşok: Açık olarak konuşmak gerekirse, maalesef henüz istenilen düzeyde değiller. Bizler ligin kalitesini artırmak istiyoruz. TBL’nin de kalitesi gerçekten artıyor, hakemlerin de bu ligin yükseliş hızına yetişerek kalitelerini daha da artırmaları gerekiyor. Onların da sorunları olduğunu biliyoruz. Özellikle ücretler konusunda. Ama bunun yanında hakemler de kendi gelişimleri için ne kadar çaba sarf ediyorlar buna da bakmak lazım. Burada bahsettiğim sadece oyun kuralları değil. Basketbolu da öğrenmeleri lazım gelişimleri için. Çok maç seyredip, çok maç yönetip, antrenman yapmaları, oyuncu psikolojisi ve iletişim anlamında kendilerine yatırım yapmaları gerekli. Tabii ki bunların yanında sosyal haklarının da olması gereken düzeye çıkarılması şart.
Bu güzel söyleşi için Faruk Beşok’a çok teşekkür ediyoruz…
Bu günlük de bu kadar…
Unutmayın, yaş sadece bir rakam. Basketbol ise ruhumuzun büyümeyen çocuğudur. Hem Dinozor hem de genç olabilirsiniz!