Sanırım 1989 yılı idi. Nasaş basketbol takımı olarak 2. Ligde (günümüzde TBL) çok iyi bir sezon geçirip Beşiktaş basketbol takımı ile beraber 1. Ligine (Günümüzde BSL) çıkmayı başarmıştık. Bizim antrenörümüz sevgili Azmi Kansak’tı, bir önceki sezonki amansız rakibimiz Beşiktaş’ın antrenörü ise Hurşit Baytok idi. Sezonun en flaş transferi Hüsnü Çakırgil ile beraber Nasaş, hazırlık maç ve turnuvalarındaki performans ile ligin en gözde, en başarılı takımı görüntüsünde idi. İlk resmi maç geldi çattı. Rakip Galatasaray idi. İzmit ATATÜRK Spor Salonu ağzına kadar doluydu. Maça çok iyi başladık ama maalesef bir takımın belki de bir sezonda yaşayabileceği en büyük talihsizliği yaşadık. Hüsnü maçın daha ilk dakikalarında etrafında ne top, ne rakip varken ayağının kayması sonucunda ağır bir şekilde sakatlandı. Sonra mı ne oldu? Maalesef 6 maç üst üste kaybettik, Azmi Kansak istifa etti, yerine o sezon başı Beşiktaş’la anlaşamamış Hurşit Baytok getirildi. Birkaç gün antrenman yaptık ve ilk maçımız İstanbul’daki Efes Pilsen maçına çıktık. Müthiş bir performans ile Efes’i yenmeyi başardık. Sonrasında sezonda talihsizlikler yakamızı bırakmadı. Birkaç hafta sonra bu sefer ben, bir Paşabahçe maçında sakatlandım. Gene ağır bir sakatlık… Ön çapraz bağ kopması…
O sezon ligde kalmayı başardık. Bir sonraki sezonda dahil olmak üzere iki dolu dolu sezon geçirdim Hurşit abiyle. Çok çalışkan, hırslı ve basketbolu çok seven iyi bilen bir coach idi. Hatırladığım ve halen görüştüğüm arkadaşlarımında en önemli ortak anısı olduğu maç toplantılarımız olurdu. Bizi her maç öncesinde evine çağırıp rakibi seyrettirir, analiz yapardı saatlerce. Antrenman ve maçların dışında hep eğlence peşinde koşan ve tabii hep aç olan 12 koca adamı ağırlamak başta sevgili Canan abla (maalesef onu da kaybettik) olmak üzere Hurşit abi için her zaman külfet olmuştu ama bir gün ağızlarından bununla ilgili negatif bir söz duymamıştık.
İlerleyen yıllarda yollarımız ayrıldı ama konuştuğumuz, karşılaştığımız her fırsatta o zamanlardan kalan sevgi ve saygımızı aynı sıcaklıkta devam ettirdik. Hafızam beni yanıltmıyorsa 1998 yılında basketboldan kopmuşken sevgili Remzi Dilli beni aradı ve Yıldız Milli Takım’da yönetici olarak çalışıp çalışamayacağımı sordu. Baş antrenör Hurşit abi idi. Havada kaptım işi. Çok kısa sürdü ama devam ettirememe nedenim bende hep ‘keşke’ dememe neden oldu. Çok keyifliydi. O takımdan Ender Arslan, Can Akın, Erkan Veyseloğlu, Cevher Özer, Mutlu Akpınar, Uluğ Kaçaniku ve Oktay Yılmaz gibi isimlerini şimdi hatırlayamadığım pek çok oyuncuyu Türk Basketboluna kazandırdı Hurşit abi.
Çok ağır bir kaza geçirdi. Daha sonra onun hayat kalitesini de derinden etkileyecek bir kaza idi. Kazayı her düşündüğümde ilk duyduğum andaki o duygu hakim olur bende ‘Aman Allahım’. Hurşit abi, bu yaşadığı ağır fiziksel sürecin hiçbir zaman basketbol emeğine bir sekte uğratmasına izin vermedi. Aynı hırs ve belki de daha büyük bir aşk ile hem bireysel ve hem de takım çalışmalarına devam etti.
Basketbol temel bilgiler üzerine kitaplar yazdı. 2016 yılından itibaren daha çok görüşmeye başladık. Görevim İl Temsilciliği sürecinde kitaplarını altyapıdaki oyuncu çocuklarımıza dağıttık. Hiç bir dönemde yaşamadığım kadar sıkıntılı bir telefonu ansızın bir gece ondan almıştım. Maçı vardı ve yeni hakemlerden biri onu oyundan atmıştı. Tanımıyordu, bilmiyordu onun ne kadar büyük bir ‘Basketbol İnsanı’ olduğunu. 20’li yaşlarında yeni gencecik bir hakemdi. Öyle güzel bir ayar vermişti ki bana telefonda hiçbir söz söyleyememiştim. O gece karar aldım. Ne pahasına olursa olsun camiaya yeni katılmış gencecik hakemleri kendi imkanlarımızla lig – Avrupa – Milli maçlara (bedelsiz) gönderip maç seyrettirecektim. Yaptım da. Ha bu arada Hurşit abimi sahadan atan o körpe hakeme ne mi oldu ? O hakem A klasmanına kadar yükseldi.
O yükseldi CANIM HURŞİT abim de yükseldi. Öyle çok yükseldi ki eminim o yükseldiği yerden hala aşağıya bakıp o hiçbir zaman bitip tükenmeyen hırsı ile şunu söylüyordur : OĞLUMMM / KIZIMMM SAVUNMA YAAAAPPPP …
Kalın sağlıcakla…
Allah mekanını cennet eylesin. Kıymetli bir insanın anısına çok değerli bir yazı kaleme aldınız Sn Şefkatli🙏
Hursit abimin , benim bugun Yurtdisinda basketball antrenorluk hayatimi surdurmem de cok buyuk etkisi vardir. Son zamanlarinda cok konusurduk, bir sey ister Ken bile cok nazik ricalarda bulunurdu ve de derin bir yalnizlik ve maddiyatsizlik ile Vefat etti! Hakikaten Ahd-e vefa Turk Basketball Camiasinda yok denecek kadar AZ! Tek uzuntum, yurtdisina tasinali 15 gun olmustu ve son gorevimi yerine getiremedim!! Onun, Cavit abinin ve gercek basketball duyani buyuklerimizin ruhlari sad olsun🙏🏻🏀🙏🏻