Değeri Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
Son günlerde birbiri ardına ülke basketbolu ile ilgili endişe verici haberler almaya başladık.
İlk haber ile başlayayım;
Melih Tunca, Mehmet Efe Demirel ve Salih Altuntaş NCAA yolunda imişler. Çocuklarımız basketbol gelecekleri adına çareyi yurt dışına gitmekte bulmuşlar… Çünkü ne onlarla ilgili ne de o düzeyde gençlerimizle ilgili Basketbol Federasyonu’nun bir çalışması ya da projesi yok.
Ardından sevgili Ergin Ataman‘dan Adem Bona’nın milli takımda oynayacağı haberi geldi.
Tam yazımı yazarken Kendrick Nun’ın Türk milli takımı için teklif aldığına dair haberi spor kanallarına ulaştı. (Ergin Ataman daha önce yapmış olduğu açıklamada Kendrick Nun ile ilgili bir çalışma olmadığını söylemişti.)
Sevgili okurlar; Basketbol Federasyonu yetkililerinin kulüplerdeki yabancı oyuncu sayısını arttırması, milli takım için devşirme oyuncu peşinde koşmaları ve bu ülkenin değerli çocukları ile ilgili hiçbir proje yapmaması sonucu, ülkemizden umudu kesen anne ve babalar basketbol oynama hayaliyle yanıp tutuşan çocukları için çareyi maalesef yurt dışına gitmekte buluyorlar. (Ve yurt dışında çare arama olayı Ortaokul düzeylerine kadar inmiş durumda.)
Şimdi birilerinin bana yabancı oyunculara ve devşirmelere takıldığımı, (dünyanın globalleştiğini) artık bu tutucu söylemleri bırakmamı söylediğini duyar gibi oluyorum.
Ayrıca kimsenin bana sporun rengi, dili, dini, ırkı yok demesini de istemiyorum, gerçekten istemiyorum.
Beni azıcık tanıyanlar bilir ki ben büyüdüğüm topraklar gereği de ‘insanın varoluşuna’ çok büyük saygı duyan biriyim.
Karşımdaki herkese; milliyeti, dini, rengi, dili ve ırkı ne olursa olsun ‘insan’ bağlamında bakarım…
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
Benim derdim şu:
Ülkemizde ki insan kaynağımız yetersiz düzeyde olacak olsa yapılanlara bir anlam vermeye çalışalım.
Peki bizde durum böyle mi?
Çocuk sayımız yetersiz mi?
Çocuklarımız işlenmeye uygun değil mi?
Çocuklarımız basketbol sporunu yapmaya yetenekli değil mi?
Yeterli insan potansiyelimiz yok mu?
Ülkemizde şu anda ilk ve orta dereceli okullarda eğitim gören 20 milyona yakın evladımız var…. Evet yanlış okumadınız 20 milyona yakın kız erkek çocuğumuz var. (Üniversitelerimizdeki 8 milyona yakın öğrencimizi hesaba katmadan.)
Sormak istiyorum:
Biz bu çocuklarımızı ne yapacağız?
Ne olacak bu çocuklarımız?
Kafalarını kaldırıyorlar karşılarına yabancı ve devşirme oyuncular çıkıyor… Değerlerini bilen onlara kıymet veren birkaç kulüp dışında kimse de yok…
Sonra bu çocuklarımız yurt dışına gidince ağlamaya başlayıp bu çocuklarımızı ülkelerini sevmemekle suçlamaya başlıyoruz.
İsyan ederek, yüksek sesle sormak istiyorum:
Giden çocuklarımız mı suçlu yoksa, ısrarla onları görmek istemeyen, onlara imkanlar sunmayan, onları yetiştirmeyi istemeyen, yetiştirme sabrı göstermeyen ve çocuklarımıza olanak sunmayan yetkililer mi?
20 milyon çocuğumuz Türkiye Basketbol Federasyonu’nun umurunda değil. Federasyon yetkililerinin aklı fikri yabancı oyuncular ve devşirmelerde.
Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkililerine sormak istiyorum:
Devletin üst kademesinin doğurganlık oranlarının düştüğünden (haklı olarak) şikayetçi olduğu bir dönemde 20 milyona yakın çocuk ve gencimizin spor gelecekleri ve kaderleri kifayetsiz ve vizyonsuz kişilerin keyfiyetine bırakılacak bir durum mu?
Yaklaşık 20 milyon çocuk ve gencimizin anne ve babalarına ne yapmalarını önerirsiniz?
Bu vurdumduymazlığa, ilgisizliğe ve keyfiyete kim dur diyecek…
20 milyon çocuğumuz bu kadar sahipsiz mi?
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
Sevgili Necip Ağabeyin uyarısıyla U16 Bahçeşehir Koleji-Anadolu Efes finalini seyrettim. Ben basketbolu yönetenlerin bu maçı seyredip seyretmediğini merak ediyorum. Seyrettiklerini de düşünmüyorum eğer seyrettilerse sahada delice savaşan çocuklarımıza, kenardaki antrenörlerimize ve tribünde çocuklarını desteklemeye gelen anne ve babalara ne demek isterler acaba!
Ben basketbolumuzu yöneten Türkiye Basketbol Federasyonu yetkililerini dürüst olmaya davet ediyorum. En üst düzeyde yetkilinin çıkıp anne ve babalara;
“Boşuna uğraşmayın biz yeni devşirmeler bulmakla meşgul durumdayız, sizle uğraşacak zamanımız” yok demelerini ve bir kez olsun dürüst olmalarını istiyorum.
Sevgili Ergin, biz senin ağzından ne zaman 20 milyon çocuğumuz ve altyapı organizasyonları ile ilgili heyecan, umut verici sözler duyacağız…
Sevgili Ergin biz senden müjde olarak yeni bir devşirme haberi yerine ne zaman ülkemizdeki basketbolun tüm Anadolu’ya yayılma çalışmalarının başlatıldığı haberini duyacağız.
Sevgili Ergin, Tarık Biberovic’in Türk statüsüne alınmadığına üzüldüğünün yarısı kadar ne zaman 20 milyon çocuğumuz için üzüleceksin?
Bu yaşananları alt alta yazdıktan sonra;
Türkiye Basketbol Federasyonu’nun bundan sonra altyapı organizasyonları düzenlememesini öneriyorum…
Altyapılara ciddi bütçe ayıran ve çok büyük önem veren kulüplerimizin altyapıya harcayacakları paraları yabancı oyunculara ayırmalarını öneriyorum…
Dünyanın en güzel sporu olan basketbol ile ilgili, anne ve babaların çocukları için hayal kurmamalarını öneriyorum…
İzninizle kendimle de ilgili bir ricada bulunmak istiyorum…
Necip Kapanlı Ağabeyin U14, U16, U18 altyapı maçları oynanırken beni arayıp “Naci çocuklarımız müthiş oynuyor şu maça baksana” diyerek beni (tahrik) rahatsız etmesini de istemiyorum.
ARTIK BEN DE ÖLÜ TAKLİDİ YAPMAK İSTİYORUM…
Değerli Antrenör Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
Ben yaşta olan ve ben jenerasyon antrenör arkadaşlarımızın çoğu, sevgili Aydın Örs ve Çetin Yılmaz Ağabeyi büyük beğeni ile seyrederek, taklit ederek ve hepsinden önemlisi de ayak izlerinden giderek yol aldık. Ben kendi adıma bu durumdan dolayı gurur duyduğumu da belirtmek isterim.
Türk basketbolunun bugünlere gelmesinde sevgili Çetin Yılmaz ve Aydın Örs Ağabeylerimizin büyük katkılarının, emeklerinin olduğu yadsınamaz.
Bu çerçevede, Türk basketbolunun Kutup Yıldızı olarak ta gördüğüm Aydın Örs ve Çetin Yılmaz Ağabeylere seslenmek istiyorum:
“Sevgili Aydın Örs Ağabey, Çetin Yılmaz Ağabey lütfen çıkıp bir şeyler deyin…”
Eğer yapılanları doğru buluyorsanız, deyin ki basketbol adına yapılanlar doğrudur.
Türk basketbolu doğru yoldaysa, deyin ki Türk basketbolu doğru yoldadır.
20 milyon çocuğumuz için bir şeyler yapılıyorsa, deyin ki 20 milyon çocuk ve gencimizin kıymeti biliniyor, gerekenler yapılıyor.
Basketbolun Anadolu’ya yayılması için çaba sarf ediliyorsa, deyin ki basketbolun Anadolu’ya yayılması için gerekenler yapılıyor…
Basketbolun geleceği ile ilgili çalışmalar varsa, projeler üretiliyorsa deyin ki Türkiye Basketbol Federasyonu ülke basketbolunun gelecek 5-10-15 ve hatta 50 yılını planlamış durumda…
Eğer basketbol adına bir şeyler yapılmıyorsa, yapılanlar da doğru değilse, lütfen “KRAL ÇIPLAK” deyin…
Ama mutlaka bir şeyler deyin. Lütfen bir şeyler deyin…
Lütfen sessiz kalmayın…
Saygılarımla…
Sonunda para olan işler için bu coğrafyada istikrar ve adalet beklemek boşuna. Adı geçen gençlere taahhüt edilen para ve standartlar burada da sunulamadıkça önü alınamaz. NCAA gidenlerin oranın imkanlarından faydalanıp (uzun ve ileri idmanteknikleri) gelişmelerine imkan verip tekrar bu ülkede oynamalarını sağlayacak organizasyonlar yapılmalı.
Sporumuzun iyice yabancılaştırılmasının en büyük sorumlusu sportif anlamda hiçbir plan,proje yapmayan, yapana destek vermeyen, kuklası olana destek veren iktidar ile onların siyasi güçle seçtirdiği yılın 10 ayını vatandaşı olduğu abd’de geçiren,yeni yapılan salondan nemalanma peşindeki,kanun kaçaklarıyla poz veren kişinin başkan olduğu federasyon ve yöneticileri, para derdindeki, siyasi korku imparatorluğundan korkan kulüp yöneticileri ve kişisel çıkar peşindeki yazıda da ismi geçen gibi güya Türk olan dünya globalleşti, tarih şampiyonun kim olduğunu yazar diyen, sürekli oynatıp parlattığı yabancı,hata yapsalar dahi oynayacaklarını bilen yabancılarla başarılı olmayı marifet sanan, bir zamanlar karşı olduğu yabancı sayısının ve devşirmelerin milli takım koçu olunca artmasını isteyen, bu konuda çekinmeden yalan söyleyen,
kariyeri boyunca Türk oyuncu yetiştirme ve geliştirme konusunda ülkeye faydası olmamış, yıldız oyuncu olarak da bir tek Sertaç’ı ki onu da mecburen oynatıp gelişmesine istemeden de olsa katkı veren,milyonlarca euroya milli takım koçu yapılmasına rağmen altyapılardaki sorunlar, oyuncu gelişimi, ncaa’a giden,
gitmek isteyen,A takımlarda süre ve şans verilmeyen gençler, rüşvet iddiaları, altyapı koçlarının sıkıntıları, kasti yaratılan yanlış sistem hakkında en ufak beyanat vermeyen, edep,adap,sportmenlikten uzak aleyhimize ne varsa yapan ülkenin takımının başarısı için uğraşan, kupa gelsin diye her yol mübah diyen koçlardır. Ayrıca duayenler konuşsa ne fark edecek onları kim dinleyecek, kendisini yetiştiren Aydın abi için “herkesin içinde elini öpmem” diyen kibir abidesi,narsist mi?
İçinizde ki Ataman nefreti ile gerçekten yanlış sisteme karşı koyma noktasında kendinizi sorgulamanızı tavsiye ederim. O kadar dışa vurmuş bir Ataman nefreti fışkırıyor ki tükürüğünüz yüzüme geldi sandım…
Yazılanlarda yalan,iftira var mı? O şahıs bu ülkede basketbolun bir parçasıysa sorunun da parçasıdır. Siz asıl kendinizi niye o şahsa karşı gönüllü avukatlık yapıyorum diye sorgulayın…
Aşağılık kompleksi diyoruz biz buna… Çünkü bunların zihniyetine göre bir Türk asla başarılı olamaz…. Kendi içlerinden bir değer yaratamayanların klasik sonu…
1) Basketbol için yurtdışına gidenlere başta FIBA ve TBF yönetmelikler koymalı. Kural koyucular bir şeyler yapmadıkça, konuşmak boşuna.
2) Eylem ve söylem birliği olmalı. Yukarıda yazıların yazarı, 40 yaşındaki Miliçeviç’i Türk statüsünde oynadığı için 40 dakika sahada tutarak, genç milli takımlarda oynayan oyuncularını havlu sallattı Büyük kolej antrenörüyken. Şimdi sanırım geçmişte yaptıkları için bu satırlarla günah çıkartıyor.
3) Basketfaul editörleri de kendilerine eleştiri getiren yorumları yayınlamıyorlar.
Basketbolumuz böyle mi gelişecek?
Yönetmelikler derken ne gibi, artık hiçbir şekilde kısıtlama,yasaklama yapılamıyor 18 yaşında çocuk istediği gibi hareket edebiliyor,Efes’den Kaan örneğini daha yeni gördük.Kolej yöneticilerinin Milicevic’i Türk statüsünde oynadığından transfer ettikleri ve onu oynat dedikleri için de Naci koç onu oynatmak durumunda kalmış olamaz mı? Hemen her koç benzer şeyleri yaşadı hala yaşıyor. Yönetim oyuncular bu, bunları oynatacaksın ya da biz şu Türk oyuncu ve yabancıları transfer edeceğiz dese koç ne diyecek, hayır mı? İstediğini yaptıran,işine kimseyi karıştırmayan kaç koç var ki?
Sevgili Barış Bey merhaba. En son yazmış olduğunuz 3. madde ile görüşlerimi belirtmeye çalışayım. Kesinlikle çok haklısınız basketbolun gelişimi için hakaret içermediği müddetçe tüm görüşlere ve eleştirilere yer verilmelidir. Nitelikli, iyi niyetli eleştiriler hepimizin farklı pencerelerden bakmasını sağlayacaktır.
Görüşünüzü belirttiğiniz ilk maddeye tamamen katılmakla beraber ek olarak şunu söylemek isterim; yetenekli çocuklarımızın yurt dışına gitmemesi için, Türkiye Basketbol Federasyonu, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın yetenekli çocuklarımızın ülkede kalması için ortak çalışmalar yapması, projeler üretmesi gerekir. Yoksa bunun sonu gelmez. Bırakın yetenekli gençlerimizi, eli top tutan çocuklarımızın önemli bir kısmı en azından şanslarını denemek adına yurt dışı alternatiflerini değerlendirmek isteyeceklerdir.
Sevgili Barış Bey, Eylem ve söylem birliği kısmındaki bana yönelik eleştiriniz için şunları demek isterim; öncelikle biz maddi imkansızlıklar nedeniyle yabancı oyuncuyu en az kullanan takımdık diyebilirim. Yine maddi imkansızlıklar nedeniyle alt yapısından en fazla oyucu kullanan takımdık. 1. Deplasmanlı Ligde olduğumuz 6 yıl boyunca takımımızın %60’nı altyapılardan gelen oyuncularımız oluşturdu ve Lisemizde okuyan 10’a yakın oyuncuya yer verdik.
Mirko Miliçeviç’i oynatıp Genç Milli takım oyuncusuna havlu sallattığım eleştiriniz ise haksız bir eleştiri olmuştur. Büyük Kolej Türk basketboluna o imkansızlıklar içerisinde genç sayılabilecek bir çok oyuncu kazandırmıştır.
Yazdığım yazılarımın tamamını okuyor musunuz? Bilmiyorum. “Neden Yazıyorum” başlıklı yazımda; ‘her şeyden öte, yazılarımda geçmiş yılları gözümün önüne getirip kendimi sorgulama, kendimle yüzleşme şansına da sahip olduğumu belirtmek isterim’ ve ‘antrenör, idareci ve öğretmen olarak tecrübe eksikliğimden dolayı yapamadıklarımı da yazıyorum’ diye açıklamada bulunmuştum.
Sevgili Barış Bey, hiçbir insanın hata yapmaması mümkün değildir. Hepimiz için önemli olanın hatalarımızı yakaladığımız an özeleştiri yapıp doğru olana yönelmemizdir.
Bildirmiş olduğunuz görüşler ve eleştiriniz için teşekkür ederim. Sevgilerimle.
Alçak gönüllülük böyle birşey… Naçizane olarak fikrim; ülkemizde yöneticilerin düsturu; “başarı eşittir şampiyonluk” oldukça ülkemizdeki basketbol kültürü düzelmez…
Aynı düstur Türk koçlar için de geçerli. Basketbol kültürünün düzelmesi için Türk koçların da düzelmesi gerek.
Çıkıp konuşsalar ne olacak,onları kim dinleyecek? Ayaklar baş, başlar ayak olmuş maalesef.
Bu ülkenin milli takımına liglerine çok oyuncu yetiştiren bir antrenör olarak yazının tamımına katılıyorum.Naci Bey rumuzlu arkadaş zaten TBF nin ve düzenin bütün pisliklerini oraya koymuş sadece menajerleri unutmuş.Türk Basketboluna korkunç zarar veren TBF nin iş ortağı olan bazı menajerleri unutmamak lazım.En basit örneğini dün gördük.BGL final maçı öncesi Efes ten Kaan kendisine A takım kontratı teklif edilmediği için final maçına çıkmadı.1 sezon boyunca bu kupa için yanıp tutuşan takım arkadaşlarını yarı yolda bıraktı.Oynasa muhtemelen Efes şampiyon olacak kendisi MVP.SAKIN OYNAMA ŞAMPİYON OLAMASINLAR DİYEN KİM ACABA.Antrenör olan babası mı yoksa babasını da ikna eden menajeri mi.Sen Efes i haklı çıkardın Kaan.Hiç bir koç böyle bir oyuncusu olsun istemez .A takım için söylemiyorum bunları.TBF Tüyü dikti tebrikler.Elbet bu düzen bitecek elbet güzel günler gelecek ülkeme adaletle birlikte.
Sevgili Koç, her olayın içinde var olan menajerleri ve çocuklarını para kazanma makinesi olarak gören ebeveynleri de ilk bölümde yazmıştım ama sanıyorum yazıda düzeltme yaparken klavyenin azizliği yüzünden silinmiş, uzun yazı olduğu için ben de fark edememişim. Hatırlatman ve güzel yorumun için teşekkürler…
Bos, gereksiz, buz daginin tepesine odaklanmis, problemin ne oldugunu saptayamamis, sadece aglayan bir camiadan cacik bile olamaz. Olayin aslinda ne kadar basit oldugunu bile anlayamayanlar bir problem cozemez. 88 milyon insanin yasadigi bu ulke en son hangi problemini cozmus? Bilen varsa 3 tanesini saysin gorelim. Zamaninda amerikalilarin onca imkanlarina ragmen yugoslavlar bakimsiz soguk salonlarinda onlara nasil kafa tuttular? Insanlara bildiklerini kim ogretir: OGRETMENLER. Badketbolda: Antrenorler. Peki bu ulkede antrenorler nerede yetisir? Tarlada mi? Salonda mi? Nerede? BU ULKEDE ANTRENOR YETISTIREN HANGI OKUL VAR? ANLI SANLI ANTRENORLER, FEDERASYON, AGLAKLAR NEDEN BIRLESIP BIR “ANTRENOR AKADEMISI” ACMAZLAR? NEDEN? Bilmiyor musunuz, kotu ogrenci yoktur, kotu ogretmen vardir. Kendi adima sikayetten cok bunaldim, yeter, aglamayin! Gidin, birlesin ce hemen bir Antrenor Akademisi kurun. Yeter, Yeteri kadar agladiniz, ARTIK BIR SEY YAPIN. ALIN SIZE ONERI…
Her alanda oldugu gibi basketbolda da ipini koparan uzman olmus. Acin video sitesini iki elin parmaklari kadar eski basketbolcu gerisi ne oldugu, basketbolu nasil ve nereden ogrendigi bilinmeyen sozde uzmanlarla dolu. 15 yasinda cocuk bile var Aydin Ors yok, fanatik trol var Cetin Yilmaz yok mesela. Ombudsmanlar evde, cahiller medyada. Bu iklimde basketbol gelişebilir mi? Bu ulkenin artik atomlarina bile islemis, hepimizi dunyanin en gelisememis ulkesi yapmaya kararli bu cehalet imparatorlugu devam ettikce, cahiller bilenleri ezmeye devam ettikce basketbol gibi komplike bir konuyu birak hic bir problemini cozemezsin, COZEMIYORSUN. Bol bol aglayip sonunda sorunu kabulleniyorsun, arada cikip agliyorsun. Buyuk Sairin dedigi gibi, Ben yanmazsam, sen yanmazsan, biz yanmazsak nasil cikar karanliklar aydinliga? Kim bu sorunu cozecek? Uc kurus pesinde cahil yorumcu tayfasi mi? Kim? Problem oyuncu oynatip oynatmamakta asla degil, al sana gs oyuncusu sadik emir: spiker efendi hala diyor ki: Umut vaadeden oyuncu!!! en az 5-6 senedir ayni terane, her mac yeterli surede sahada ama hep ayni yalan. Zerre kadar gelisim yok, umut coktan bitmis, hep oynuyor, sonuc sifir. Demek bu cocuk yeterli egitimi alamamis, demek ki belli bir seviye adina yetersiz. Ibrahim Kutluay oynarken yabanci yokmuydu? Hemde krali vardi, hatta o donem elit nba oyuncusu getirebilmek cok daha az maliyetliydi. Son sozum yazdiginiz siteye, Neden bu uljenin tek bir takimina bile katki yapmadan apar topar amerika’ya kacan alperen icin sabah aksam houston’a hizmet ediyor diye ovguler yagdiriyorsunuz? NEDEN? Yani sen zaten nba’nin bes kurus bile kazanmadan bedavaya, belese arka bahcesi olmaya razisin, ne icin, neden, nasil hala agliyorsun? Anlamak mumkun degil…
Yazıdan bağımsız çok sevdiğim Basketfaul’e bir eleştiri: Sezon bitiminde en iyi yerli beş listesi yapıyorsunuz, çok güzel, ama bu listede, sırf ligde yerli statüsünde oynuyor diye Ürdün milli takımında, Almanya milli takımında oynayan oyunculara yer veriyorsunuz. Milli takımımızda oynama hak ve yeterliliği olmayan oyuncuların bu tür listelerde yer almaması gerekir, milli formamızla izleme ihtimalimiz olmayan oyuncunun en iyi yerli oyuncular karmasında işi ne, spor yayıncılarının da genç Türk oyuncuların motivasyonlarını ve ümitlerini kıran bu tür yanlışları yapmaması gerektiğini bir kez daha belirtmek isterim.
Sevgili Naci Abi,
Bu ülke gençleri adına samimi olarak endişelendiğiniz ve bu endişelerinizi açık yüreklilikle, cesurca dillendirdiğiniz için size teşekkür ederim. Ankaralı basketbolseverler olarak sizin önceden basketbol koçu olarak hizmet verdiğiniz ve pek çok başarıya imza attığınız, sonrasında ise yönetici olarak görev yaptığınız Büyük Kolej’i yeniden yapılandırışınızı hayranlıkla takip etmiştik. Yazdıklarınızı okurken sizi bir basketbol lisesinin içinde hayal ettim. Aydın Örs, Çetin Yılmaz ve daha pek çok değerli basketbol insanı ile beraber… Kötü örnek örnek değildir, derler. ‘İyi’ bir Basketbol Lisesi şahane olmaz mıydı? Çok mu naif bir düşünce sizce?
Sevgili Mert merhaba. Benle ilgili güzel düşüncelerin için teşekkür ederim.
Benim için önermiş olduğun Aydın Örs Ağabey ve Çetin Yılmaz Ağabey le birlikte Basketbol Lisesin de görev yapma önerin umarım bir gün gerçek olur.
Sevgilerimle.
Öncelikle merhaba ,yazışmqlara bende katılmak istedim .
Kaan konusu iki yönlü tartışılmalı
1 maça çıkmamakla haklımıydı ? Kendi cevabım :asla haklı değildi onu oyuncu yapan kulübüne ve takım arkadailarına yaptığı çok yanlış ve çirkin bir hareket oldu.
2 NCAA gidilmeai ne kadar mantıklı ? Ben yıllardır söylüyorum bu ülke 18 yaş sporcusunu oynatacak cesarette değil. O nedenle TBF bu ligdeki önemli üniversitelerle anlaşıp oyuncuları gönderip takip etmeli . Böylece çocuklar hem oynayıp hemde abd ve dünya daki iyi oyuncuların yanında çok iyi tecrübeler kazanmalı. Bu onların 4 sene sonra ülkemize döndüklerinde çok daha iyi ve tecrübeli olmalarına neden olacağı için elimizde kenarda oturmamış süre ve sorumluluk almış oyuncuların sayısıda artmış olur . Saygılarımla
Litvanya bunun en iyi örneği kesinlikle katılıyorum menderes.Kaan konusunda görüşümüz aynı.
Hocam, istisnalar hariç 18 yaşında gidip 4 sene sonra gelseler bile takımların onlara yeterli süre ve şansı vereceklerinden şüpheliyim…
Neredeyse 40 yıldır camianın içinden biri olarak söylüyorum: Bu kafada basketboldan hiçbir şey olmaz!
Ülke basketbolunda yıllardır şike söylentileri var, ses çıkmıyor. Spordan anlamayan müteahhit işe yaramaz salon yapıyor, ses çıkmıyor. Menajerler kulüpleri sömürüp batırıyor, ses çıkmıyor. Yöneticiler para aklıyor, ses çıkmıyor. Altyapılarda torpil yıllardır var, birileri şikayet edince konuşmak akıllara geliyor. 80 milyonluk ülkeden antrenör, hakem çıkmıyor. En üst ligini kimin kazanacağı da (50/50) önceden belli olan ülke basketbolunda eğitim yok, oyuncu zaten yok, yok da yok.
Son 20 yıldır basketbolda düzgün giden hiçbir şey yok. Ve beni tanıyanlar bilir; koca camiada bunları benden başka dillendiren “Batıyoruz, battık” diyen gazeteci de yok!
Herkes tuttuğu takımın formasını giymiş, birilerini kendine düşman bellemiş, siyasetteki bölünmüşlük gibi “O yaparsa kötü, bizimki yaparsa iyi” diye saçmalayarak gidiyor. O onun adamı, bu bunun adamı. Kimse ‘kendi adamına’ toz kondurmuyor. Birileri dokunmadıkça kimsenin aklına konuşmak gelmiyor.
NCAA, BGL, BSL, yabancı sayısı, MHK, kurullara gelene kadar onlarca sorun var… İstediğiniz kadar tartışın… Zaten birileri ne derse hep o oluyor! Çürümüş sistem kökten değişmediği sürece konuştuğunuzla kalırsınız.
Eski-yeni koçlardan oyunculara, hakemlerden medyasına, federasyon yöneticisinden ailelere kadar basketbol camiasının tamamı kendine ‘reset’ atmadığı sürece hiçbir şey değişmez.
TBF tarihinin en kötü başkanını REKOR OYLA üst üste üç kez seçti bu camia! 20 yılda Erman Kunter ve Efe Aydan dışında elini taşın altına sokacak başkan adayı bulamadı; siz boşuna tartışıp konuşuyorsunuz!
6 Kasım 2021’de “AĞLAMAK YASAK” demiştim. 20 Mayıs 2025’te aynı şeyi söylüyorum!
Sevgiler, saygılar…
Sevgili D. Demirel bizde sesimiz çıksın birileri KRAL ÇIPLAK desin istiyoruz…
Sevgilerimle.