Cumartesi, Ocak 25, 2025
spot_img

Senpai-Kohai (Naci Özonay)

- Reklam-

Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;

Uzunca zamandır gençlerimiz üzerine yazı yazmayı planlıyordum. Oksijen Gazetesinde Bekir Ağırdır’ın yazmış olduğu “Bu Ülkede Çocuk Yetiştirilir Mi” başlıklı yazısını ve yazının içinde bizlerle paylaşmış olduğu değerli verileri görünce yazımı hızla yazmaya başladım.

Bekir Ağırdır’ın köşe yazısından bazı bölümleri sizlerle paylaşırken kendi düşüncelerimi de dilim döndüğünce ifade etmeye çalışacağım.

“İnsanlar umutsuz ve çaresiz. ‘ÖZELLİKLE GENÇ KUŞAKLAR YALNIZCA KENDİ GELECEKLERİ İÇİN DEĞİL, ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN DE BEKLENTİSİZ, UMUTSUZ VE ÇARESİZ”

Bekir Ağırdır, bu paragrafının ardından Veri Enstitüsü’nün “‘nin Değişen Yüzü” araştırmasındaki bazı verileri köşesine taşımış.

Bu verilere göre;

“Bu ülkede çocuk yetiştirilmez” fikrinde olanlar:

18-24 yaş grubunda olanlar yüzde 47
25-29 yaş grubunda olanlar yüzde 39
30-39 yaş grubunda olanlar yüzde 39
40-49 yaş grubunda olanlar yüzde 32

Değerli okurlar, 2024 boyunca konuşulan TÜİK verilerinden birisi de bu bulguyu teyit ediyor. TÜİK 2023 doğurganlık hızının kayıtlara geçen en düşük seviyeye gerilediğini rakamlarla ortaya koyuyor.

TÜİK’in verilerine göre 200 1’de 2.38 olan doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı, 2023’te 1.51’e düştü. Bu veriler gençlerin gelecekten umutsuz olduklarını da açıkça ortaya koyması açısından çok önemli.

Bu verilerden daha da önemlisi de ülkenin geleceğine olan güvensizlik, ülkeye ve ortak yaşama olan duygusal bağlılığı altüst ediyor. Nitekim Veri Enstitüsü’nün bulgularına göre,

“Gelecekte Türkiye Dışında yaşamayı İsterim” fikrine onay verenler;

18-24 yaş aralığında olanlar yüzde 56
25-29 yaş grubunda olanlar yüzde 49
30-39 yaş grubunda olanlar yüzde 43
40-49 yaş grubunda olanlar yüzde 35 (1)

Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve okurlarımız;

Ülkemizin geleceğini kurgulayacak, gelecekte ülke yönetiminde olması gereken 40 yaş altı insanlarımızın yüzde 49.3’ü, neredeyse yarısı başka ülkelerde ve başka koşullarda çözüm arayışına girmiş durumdalar.

Dünya ekonomisinde, ve Çin Halk Cumhuriyeti’nden sonra yeri dünya 3.lüğü olan ‘nın gençlerini hayata nasıl hazırladıklarına dair Ikiğai kitabında yer alan yazının çok ufak bir kesitini sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Japonya’da, yeni mezun bir genç bir şirkette çalışmaya başladığında, ona kılavuzluk etmesi için bir ‘senpai’ tahsis edilir. Senpai bir patrondan ziyade bir akıl hocasıdır. Görevi, yıllardır sürdürdüğü mesleği hakkında ne biliyorsa her şeyi yeni çalışana (kohai) aktarmaktır.

Bilginin aktarılması için büyük önem taşıyan “SENPAİ-KOHAİ” ilişkisi, Japonya’nın teknoloji ve sanayi gelişimini arttıran temel etmenlerden biridir.

Toyota’da motor yapımı bölümünde otuz yıllık tecrübeye sahip bir mühendisin kohai’si olduğunuzu düşünün. Şüphesiz ki onun yanında çalışarak geçireceğiniz bir yılın sonunda, dünyanın tüm üniversite mezunlarına kıyasla motorlar hakkında çok daha fazla bilgi edinirsiniz.” (2)

Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici arkadaşlarım ve Okurlarımız;

Bekir Ağırdır’ın köşe yazısındaki verileri ve Ikigai kitabındaki senpai-kohai ilişkisini okuduğumda, ister istemez bir öğretmen olarak son yıllarda heba ettiğimiz, hor kullandığımız, küçümsediğimiz, her fırsatta eleştirdiğimiz, güvenlerini yerle bir ettiğimiz, umutlarını yok ettiğimiz çocuklarımız, gençlerimiz geldi aklıma.

Kendime şu soruları sormadan da yapamadım.

Japonya’da ki çocuklar, gençler ülkemizdeki gençlerimizden çok daha mı zeki?

Yoksa biz ülkece gençlerimizi sağlıklı eğitmeyip, gençlerimize doğru rehberlik yap(a)mayarak, dur durak bilmeden eleştirerek büyük hatalar mı yapıyoruz?”

Ülkemizden umudunu kesmiş, çaresiz olan gençlerimiz bir tek ‘ekonomik’ nedenlerden dolayımı ülke dışına gitmek istiyorlar?

Gençlerimize kendilerini ifade edebilmeleri için özgür ortamlar sağlayıp sorgulamalarına izin veriyor muyuz?

Her yönüyle baskıladığımız gençlerimiz bu baskılarımız sonucu kendilerine olan güvenlerini-yaratıcı yönlerini yitirmiyorlar mı?

Onları gerçekten, ama gerçekten anlayabiliyor muyuz, neden hırçınlaştıklarının farkında mıyız, gerçek ihtiyaçlarının ne olduğunu biliyor muyuz?

Gençlerimizi anladığımızı düşünüyorsak da acaba ne kadar anlıyoruz?

Senpai konumunda olması gereken biz yetişmiş insanlar içinde bulunduğumuz yüzyıla ne kadar uyum sağlamaya çalışıyoruz?

Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;

1961 yılında Mardin’de dünyaya geldim. Aralıksız 19 yıl Mardin’de yaşadım. İlk-Orta ve lise öğrenimimi Mardin’de tamamladım.

Çocukluk yıllarımda Mardin’de arabalar krank kolunun krank miline takılıp kolun çevrilmesi sonucu çalıştırılırdı. Evlerimize telefon bağlanması için yıllarca beklerdik. Şehirlerarası telefon görüşmesi için telefon numaramızı Mardin merkezdeki P.T.T birimine yazdırıp, yazdırma isteğimize göre normal, acele, yıldırım (normal olarak yazdırdığımız da bir günden fazla telefonumuzun bağlanmasını beklediğimiz olurdu) ve tabi ki yazdırma şeklimize göre de görüşme ücretini katlanarak öderdik.

3 yaşında olan torunum ise, gözünü uçan arabaların çıkmasına ramak kala ve son yüzyılın en önemli buluşu olan internet gibi muhteşem bir iletişim, bilgi çağının ve yapay zekanın içine açtı. İstediği bilgiye anında ulaşma gücüne sahip. Ve haliyle “sürümü de benim sürümümün yanında inanılmaz güncel”

İzninizle son bir soru daha sormak istiyorum:

Elbette torunumun benim tecrübelerime ihtiyacı olacak. Ancak ona ulaşabilmem ve beni duyabilmesi için, 1961 yılı olan ‘sürümüm ile’ torunumu anlamıyor olabilir miyim, ya da torunumu daha iyi anlayabilmek, gelişimine-yaratıcılığına ket vurmamak adına sürümümü güncellesem daha mı doğru mu yapmış olurum?

Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;

İnsanların hiçbiri deha olarak doğmaz sonradan olurlar. Başarılı olmuş insanları incelediğimiz de onlara sağlıklı destek olmuş anne ve babalarını, öğretmenlerini, uzman insanları- SENPAİ’leri (akıl hocalarını), önlerindeki doğru örnekleri ve önemle de liderlerini görürüz.

Hangi ülkede kullanıldığını hatırlamıyorum. Zenginliklerini şöyle tanımlıyor lardı:

“BİZİM YER ALTI VE YER ÜSTÜ ZENGİNLİĞİMİZ ÜSTÜN NİTELİKLİ EĞİTİMLİ GENÇLERİMİZDİR.”

Saygılarımla

Kaynak: (1) Oksijen Gazetesi Bekir Ağırdır köşe yazısı

(2) Ikigai kitabı Hector Garcia, Francesc Mıralles

- Reklam-

1 Yorum

  1. Enfes diyebilirim… 30 yıl süren mesleki yaşantımın son 8 yılında aday memur, olarak aramıza katılan genç bir mühendis kardeşime benzer yol gösterici, olma çabasını gösterdim.Sağolsun gerek iş ahlakı ve disiplin i, gerekse sosyal yaşamındaki tutumu,terbiyeli tavırları ile beni hiç yanıltmadı. Ayrıca günümüzde mesleki teknoloji kullanımında ki becerisi de ayrı bir takdir konusu…Gün gelip emekli olduktan sonra yılda bir ,iki defa yaptığım ziyaretlerimde ,gözlemlerim ayrı bir mutluluk vesilesi olmuştur . Bilgi ve tecrübemi paylaşabilmek,geleceğe bırakabildiğim kalıcı eser oldu. Daha güzel ne olabilir ki!!!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,600TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi