A Kadın Milli Takımı ilk maçta Slovakya’yı 69-58 yendi.
Klasiktir. Herkes bilir.
Turnuvada ilk maç her zaman önemlidir.
Niye Önemlidir?
Çünkü rakip henüz yıpranmamıştır. Odaklıdır.
Önemlidir çünkü takım içindeki dengeler turnuvan başlaması ile yerine yeni oturmaya başlar.
Önemlidir çünkü gruptaki hedef maça kadar coach, şapkadaki “tavşanı” ya da “tavşanları” baştan herkesin görüp önlem alacağı şekilde çıkartmak istemez.
Hazırladığınız bazı hücum ve savunma setlerini kullanmazsınız.
B Grubundaki rakiplerimizin kadrolarına, kapasitelerine, potansiyellerine baktığınız zaman hedef maçın İtalya olduğu haftalar önceden belliydi.
Coach Ekrem Memnun Slovakya karşısında sürekli oyunu kontrolde tutarken, hem hücum hem de savunma tarafında, tıpkı son Letonya hazırlık maçında olduğu gibi, İtalya’ya karşı kullanacağı bazı konfigürasyonları göstermek istemedi.
Slovakya takımı mücadeleci, klasik anlamda mekanik ve fizik yönü güçlü, teknik kapasitesi ise görece sınırlı bir ekip olarak gözüktü.
Ne Işıl Alben – Birsel Vardarlı Demirmen ikilisinin oyunu yönlendirme kapasitesine yaklaşan isimleri vardı, ne de pota altında Hollingsworth ile yardım gelmeden eşleşebilecek bir uzunları.
Bizim açımızdan önemli konu kenardan gelecek olan isimlerin katkısının hangi düzeyde olacağıydı.
Maçtan sonra Ekrem Memnun ifade ettiği “memnuniyetin” ardında Tilbe Şenyürek (10s,5rb), Cansu Köksal (6s,3rb) ve Olcay Çakır Turgut’un (7s,5as) olumlu katkıları olduğu şüphesiz.
Buradan maç kazanma matematiğine eklenen 23 sayı İtalya maçı için çok pozitif bir sinyal niteliği taşıyor.
Şunu da hemen belirtmekte yarar var.
Tilbe, Olcay, Cansu ve muhtemelen yarın sahada yer alacak Pelin ve Ayşe Avrupa’da yaşıtlarını yenen, kürsüye yürüyen oyuncular.
Güçlü KBL’de aldıkları süre ve sorumluluklar, bu takımla yaşadıkları geçmiş tecrübeler onların A Milli seviyesinde daha da iyi performanslar sergileyeceğine işaret ediyor.
Yani bu oyunlar sürpriz ya da beklenmedik performanslar değil.
Bu oyuncular için daha iyiye, daha ileriye gidecek yerimiz var.
Maçın içinde yaşadığımız inişler sırasında iyi bir basketbol takımının yapması gereken reaksiyonların geldiğini gördük.
Savunmada ritmimizi bozmadık.
Rakibin momentum kazanmasına izin vermedik.
Bahar Çağlar iyi oynadı. Daha da iyi olabilirdi.
8 ribaunt ve savunmaya katkısı ile maçın önemli bir figürü oldu.
Aldığı 32 dakika, rakibi 60 sayının altında tutan sertliğimizin önemli bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.
Hücumda pozisyonuna daha fazla bakması skora katkısını 2 haneye yükseltecek ve takımın çok yönlülüğünü arttırarak, guardlarımız üzerindeki baskıyı daha aşağıya çekecek.
Şaziye İvegin Üner ise savunmada ne kadar istekli olduğunu ortaya koymak için bana göre oldukça gereksiz fauller aldı. Letonya hazırlık maçında da onun adına benzer bir fotoğraf görmüştük.
Şaziye tecrübeli bir isim. Kimi önden alınması gerektiğini, gelen pick’in hangi açıdan hangi mesafe ile karşılanması gerektiği konusunda seminer verecek seviyede bilgisi var.
O nedenle savunmada verimi kaybetmeden daha sakin kalarak, kendisine takımın asıl ihtiyaç duyduğu hücumdaki 3 sayılık şutlara yoğunlaşması takımın sahip olduğu silahların sayısını çok arttıracak.
Sözün özü;
Kazandık. Diri ve ilk maç olması nedeni ile odaklı bir rakibi 60 sayının altında tuttuk.
Kenardan gelen oyuncularımızdan kendilerinden beklediğimiz katkıları aldık.
Şu anda işler iyi gidiyor.
Yarın İtalya ile bu maça göre daha sert bir maç oynayacağız.
Gözümüzde büyütmeye gerek yok ama kazanarak gelen bir rakibe saygıda da kusur etmemek gerekiyor.
twitter: @hayripekergin
(16-06-2017)