Genç Dinozor kimdir? Basketbol ruhu genç ve enerjik olan, dinozor misali tecrübeli spor insanlarıdır.
Kadroda kimler var? Necip Kapanlı, Cem Gökçe, Selam Gökçe, Fatih Söylemezoğlu ve zaman zaman “Genç Dinozor” konukları.
Amacı nedir? Türk Basketbol Kamuoyuna ve özellikle veli, oyuncu, antrenör, yönetici ve tüm “Genç Öz kaynak” gruplarına gündemde ait basketbolun saha içi ve saha dışı olaylarını farklı ve geliştirici bakış açısıyla değerlendirmek ve basketbol kamuoyuna farklı düşünce pencereleri açmak.
Bugün U20 erkek takımımızın B ligine düşmesi ile altyapı basketbolumuzun geldiği nokta hakkında bir sohbet yapacağız…
G.D: U20 Takımımızın küme düşmesini değerlendirip sebeplerini konuştuktan sonra, bu yaz altyapı milli takımlarımızın oynamakta oldukları turnuvaların genel değerlendirmesi ile devam edelim. Özellikle U16 erkek takımımızın koçunun aşağı yukarı 20 yıllık kariyerinde en fazla 2 ya da 3 yıl erkek takım çalıştırmış olması, geçen sezon Macaristan’da U18 Kadın Takımı çalıştırmış olması, (ki orada başarılı da olmuştur) dikkat çekici. Ancak meslek hayatının çok büyük bir kısmını kadın basketbolu içerisinde geçirmesinin bir handikap olup olmadığı hususunu değerlendirip, daha doğru bir planlama nasıl yapılabilirdi?
ESKİDEN ANTRENÖRLER 1 YIL ÖNCEDEN BELİRLENİRDİ
Necip Kapanlı: Milli takımların başarısı konusunda iki ana başlık olduğunu düşünüyorum. Birincisi oyuncuların gelişimini nasıl sağlarız, ki bana göre asıl konu bu. İkincisi de milli takımları turnuvalara nasıl daha iyi hazırlarız. Geçmişte örneğin Nihat İziç döneminde koçlar genelde 12 ay önce belirlenir, dolayısıyla önceki şampiyonayı izleyip seviye hakkında fikir sahibi olurlar ve sene içerisinde de kulüp takımlarında görev yaparlardı. Aynı zamanda, sene içerisinde kadrodaki oyuncularla sürekli temas halinde olup takip ederek birbirlerini daha iyi tanıyıp takım olabilme yolunda mesafe kat ederlerdi. Maalesef artık böyle bir şey kalmadı. Çünkü şampiyonaların başlamasına birkaç ay kala antrenörler belirleniyor, dolayısıyla takım çalışması ile ilgili yeterli süre hiçbir zaman olmuyor.
Hasan Özmeriç bu handikapı deneyimi ile durumu kurtararak U17’de başarılı oldu. Özmeriç 12 ay önce göreve getirilse belki daha iyi sonuç alabilirdik, daha iyi bir basketbol oynayabilirdik. Ender Arslan da göreve çok geç getirildi ve kontrolünde olmayan bir jenerasyonu yönetmekte zorlandı. U16 takımının başına geçen sezon kadın takımı çalıştıran bir koç getirilmesi de doğru olmadı. Konu koçun kalitesi değil, jenerasyona uygunluğu ve göreve ne zaman getirildiği… Şu an bizim milli takımlarımızın baş antrenörlerinin hiç birisi sezon içerisinde o jenerasyonlarda çalışmış kişiler değil. Dolayısı ile önce işe oyuncuların isimlerini öğrenmeye çalışarak başlıyorlar.
MEMNUN’UN YAPTIĞINI ATAMAN’A YAPTIRMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ
Kadınlarda ise farklı bir uygulama yapıldı. A milli takım antrenörü Ekrem Memnun aynı zamanda U20 Takımını da Avrupa Şampiyonasına götürdü ve çok başarılı oldu. Fransa‘ya hakem hatası sonucu kaybettik, aynı Fransa şampiyon oldu. Acaba erkekler de de bu yapılamaz mıydı? Yani bir sonraki dönem A milli takımı oluşturacak olan oyuncuların başında da Ergin Ataman olamaz mıydı? Cevabı aslında biliyoruz, tabii ki olamazdı. Çünkü federasyonun Ataman üzerinde böyle bir yaptırım gücü yok. Bizim gibi şampiyonaların dışında kalmış Arjantin’e bakıyorum, adamlar harıl harıl çalışıyor, turnuva turnuva dolaşıyor. Bizim A Milli Takımımız ise yalandan bir Filipinler maçı yaptı. Sonra Fransa’dan 50 yiyince mızıkçılık yaparak, 2 oyuncumuz sakat diyerek Sırbistan turnuvasına gitmedi. Dolayısı ile bu hazırlık döneminde göz boyamayı bile beceremeden sona erdirdiler.
Milli takımı hissetmek lazım. Federasyondan hiç kimsenin U20 takımının B Ligine düştüğü gün, yaz günlerini ne kadar mutlu geçirdiklerini gösteren fotoğrafları sosyal medyada paylaşmaya hakkı yoktur. Bizleri bugün burada U20 Takımının alt lige düşmesi üzüyor ve birleştiriyor, ama yetkili olanlar bizim kadar bile konuya hassasiyet göstermiyor.
TÜRK ÇOCUĞU BASKETBOLLA NEDEN UĞRAŞSIN?
Selam Gökçe: Necip ağabeyin her söylediğine katılıyorum, maalesef basketbol iyi yönetilmiyor. Eğer iyi bir jenerasyona sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, bunları tarlayı nadasa bırakır gibi hiçbir şey yapmadan kendi haline bırakmak olmaz. Zamanında koçları belirleyip bu sporcularla ilgili bir geliştirici ve tecrübe kazandırıcı sürecin planlanması lazım. Bu sporcuları belli aralıklarla bir araya getirip kamplar yaparak, turnuvalar oynatarak birlikte zaman geçirerek geliştirmeye çalışmak gerekirdi. Kötü olan bunu düşünecek, toparlayacak bir aklın olmaması.
U20 özelinde öncelikle bu şekilde koç ataması yapılması hata olmuştur. Hepinizin söylediği gibi, çok daha erken belirlenmiş ve buraları tecrübe etmiş bir koç ataması yapılsa sonuç farklı olabilirdi. Hiçbir plan program yapılmadan bu takıma memur edilmiş bir koçla başarılı olunsa bile bu tesadüfi olacaktı. Bu şekilde gelen bir koçun başarısızlığı ise tesadüfi değil, zaten beklenen bir durumdu ve de öyle oldu. Çünkü ne koç takımı tanıyor, ne çocuklar koçu tanıyor, ne de oyuncular birbirleriyle yeterli zamanı geçirmiş…
Asıl beni korkutan şey, basketbolda bir anda olay 7 yabancıya geldi. Şu anda bu karara “evet” diyen bütün paydaşlar bir süre sonra, “madem bu kadar yabancı oynuyor o zaman antrenörler de, yöneticiler de, menajerler de yabancı olsun.” diyebilirler. Bu iklimde bir Türk çocuğu niçin basketbol ile uğraşsın. Zaten oynamayacağı bir sporla uğraşacağına başka bir iş koluna kanalize olabilir.
YAPAY ZEKAYA SORSANIZ…
Fatih Söylemezoğlu: Federasyon yönetimleri istedikleri kadrolarla çalışmakta serbest olmakla beraber, sorumlulukları gereği işlerin başına liyakat sahibi insanları getirmeli. Zamanında yapılmış planlamalarla da bu insanların önü açılmalı. Diyelim ki kendi kadrolarınızı oluşturup onlarla devam etmek istiyorsunuz ve görevlendirdiğiniz kadroların tecrübesi yok. Gelinen dünya düzenin de yapmak istediğiniz işi yapay zekaya bile sorsanız, yaklaşık 10-15 saniye içerisinde size doğru planlamanın nasıl yapılacağını anlatıyor. Hatta sizin adınıza plan, program dahi yapıyor bir tek sahaya çıkamıyor şimdilik…
Dolayısı ile bu bahsettiğimiz eksikler ortada olduğuna göre ve çözümünün de ya tecrübeli insanlarla ilerlemek ya da eğitim materyalleri-teknolojiden yardım almaktan geçtiğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Ben bugün yapay zekaya, “ülke basketbolunu yeniden ayağa kaldırmak için alt yapıda yapılması gerekenler nelerdir” diye sorduğum da aldığım yanıtlar kısaca şöyle oldu;
- Federasyonun daha şeffaf, demokratik ve katılımcı bir yapıya kavuşturulması,
- Basketbola olan ilginin ve katılımın artırılması için çeşitli kampanyalar ve programlar düzenlenmesi,
- Oyuncu havuzunun güçlendirilmesi için sistematik bir tarama ve geliştirme programı oluşturulması,
- Salon,saha ve antrenman ekipmanları gibi altyapı yatırımlarının yaygınlaştırılması,
- Antrenör yetiştirme ve geliştirme, (Ben burada A milli takımdan başlamak üzere tüm altyapı antrenörlerinin dönem dönem bir araya gelerek, oluşturulacak bir teknik kurul veya eğitim kurulu ve A milli takım koçu önderliğinde hangi yaş gurubunda ne öğretileceği ve hangi sistemle oynatılacağını belirleyip, bunu dikte edip denetleyerek bir konsensüs ile ülke basketbol felsefesinin belirlenmesinin de şart olduğunu düşünüyorum.) Bu yapılmadığı takdirde her gelen kendi enstrümanı ile 3-5 maç bir şeyler çalıyor, 6 ay sonra yerine başkası geliyor.
- Basketbolun faydaları konusunda toplum bilincini artırıcı çalışmalar yapmak,
- Altyapı basketbolu-okul iş birliğini artırmak,
- Altyapı kulüplerinin finansal açıdan desteklenmesi ve denetlenmesi,
- Altyapı kulüplerinin yaratılacak rekabetçi ortamda ödüllendirilmesi.
Yapay zekanın bu söylediklerini yıllardır hangimiz düşünmüyor veya söylemiyor? Tabii ki herkes bu ve buna benzer çözüm üretimlerini paylaşıyor. Ama yapmıyoruz, yapamıyoruz! O zaman hatayı başka yerde aramaktan başka çaremiz kalmıyor! Çözüm için sanırım önce konu ile ilgili samimi duygulara sahip olmak gerekiyor.
FEDERASYON DURUMU ÖNCEDEN GÖRDÜ
Cem Gökçe: U20 takımından başlayan işi federasyonun, kulüplerin, oyuncuların, antrenörlerin, medyanın durumuyla özetlemek istiyorum. Federasyon istatistikleri yayınlamadı, maç yayını yapmadı, medyaya servis yapmadı, sonucu üstlenmedi, kendi internet sitesine bile küme düştüğümüzü yazdırmadı. Bence durumu önceden gördüler. Çok öngörülü oldukları için onları tebrik ediyorum. Çok akıllı insanlardan kurulu bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Batacak gemiyi önceden fark etmişler.
“Milli Takım antrenörlüğü sadece kabul edilir.” Düşüncesine katılmıyorum. Hazır olmadığın görevler deneyimli insanlar tarafından kabul edilmez. Hasan Özmeriç deneyimliydi ve batan gemiyi kıyıya zorda olsa yanaştırdı. Ender Aslan ise, iki kez hazır olmadığı ortamda maalesef kaybolup gitti. Bunun adı tecrübedir ve zamanla öğrenilir. Bu tip kumpaslara da genellikle gençler gelir!
Ülkenin en iyi oyun kurucusu olarak yıllarca Milli Takımda oynamış birisinin antrenörlük yaşamına böyle başlaması üzüntü verici. Umarım bundan sonra yılmaz, çok çalışır, bu tür kumpaslara gelmeyip başarılı olur. Çünkü kendisinde o kapasite var.
Oyuncular cephesinden… Stres faktörü çocuklar için çok yoğun. Daha önce kürsülere çıkmış takım şimdi küme düştü. Bu çocuklar için çok üzüntü verici. Üstelik bunu temizleme görevini de başkalarına bırakmış oldular. Bu sonuç, bu çocukların üzerine yapışacak. Umarım bundan çok etkilenmezler, “Bize ne verdiniz ki ne istiyorsunuz?” diyebilirler. Başarıdan sonra bu çocukların başına milli takım antrenörü, oynayacak ortam mı verdik? Başarısızlık çocuklara kaldı.
KULÜPLERİN UMURUNDA DEĞİL
Kulüpler açısından… Kulüpler altyapılarla ilgilenmek istemiyorlar çünkü yasal gereklilikler altyapı organizasyonlarını destekler nitelikte değil. Bu nedenle de altyapılar umurlarında değil.
Medya açısından baktığımda… Kötüyü yazmanın zor, başarıyı yazmanın kolay olduğunu düşünüyorum. Medya başarıyı yazmak istiyor.
KİM KİMİ DESTEKLERSE DESTEKLESİN…
Bütün bunları toplandığınızda, federasyon akıllı… İş yapmadığını kimseye duyurmamaya çalışıyor. Yakında seçim var. Genç, dinamik, çalışkan bir organizasyon kısa sürede organize olursa bu federasyonun seçim kazanma ihtimali olduğu düşüncesinde değilim. Kim kimi desteklerse desteklesin.
İLK UYARIDAN DERS ALMAYANLAR, SONUÇLARINDAN DERS ALIR
GD: Alt yapı milli takımlarının organizasyon akışını inceleyelim. Elde ettiğimiz bilgilere göre, Haluk Yıldırım’ın milli takımlar direktörlüğünden ve Hüseyin Beşok’un milli takımlardan sorumlu yönetim kurulu üyeliği görevlerinin sona ermesinden sonra, alt yapı milli takımlarının teknik ve idari ekiplerinde yer alacak kişileri, oyuncuları, kamp yapılacak yerleri ve hazırlık maçlarını Genel Sekreter Yardımcısı ve Alt Yapı Milli Takımlar Koordinatörü belirliyor. Milli takım koçları ise antrenmanları yaptırıp maçları yönetiyor. Resmin tamamını görebilmek için önce şemayı ve işleyişi masaya koymakta fayda var.
Geçtiğimiz hafta “B” ligine düşen U20 Erkek Milli takımımız, Avrupa ikincisi olduğunda takımın baş antrenörü Fikret Doğan, birinci yardımcı antrenörü ise Faruk Beşok‘tu. Bir sonraki sene oynanan Dünya Şampiyonası’nda Mahir Bayrak ile Alp Baydar, Fikret Doğan’ın yardımcılarıydı. Bu sene oynanan U20 Avrupa Şampiyonasında ise Ender Arslan baş antrenör, Cenk Akyol ve Sinan Atalay da yardımcıları olarak sahadaydılar. Bu takım, bu jenerasyon umudumuz, geleceğimizse her sene teknik ekibin değişmeyeceği şekilde planlama yapılması lazım. Baş antrenör Ender Arslan, turnuvanın ilk maçı ile sonraki maçları arasında oyunculara verdiği roller, ilk beş ve oyun kurucu seçimleri net olarak gösterdi ki, en iyi beşini şampiyonada aradı. Takımında kimin hangi rolde oynayacağını ve önceliklerini şampiyonadan önce belirlemiş olmalıydı.
Son sekiz senede alt yapı milli takımlarının başındaki kişiler değişmedi. Sportif başarı, oyuncu gelişimi, hedef oyuncuların kariyer planlaması, alt yapı kulüpleri ile iletişim ve strateji belirleme konularında basketbolda gelişmiş ülkelerin gerisinde kalıp zaten B Ligine düşmüştük. Bunu görmekte zorlananlar için İzlanda bir uyarı daha yapmış oldu. Kaotik ve başarısızlığın olduğu zamanlarda basketbolseverler genelde bir duayen veya üst akıl ararlar. Son sekiz senede bunu da göremediğimizi söylemeliyiz.
2024 yazında geriye U18 ve U16 erkek milli takımlarımızın şampiyonaları kaldı. Oralardaki performansları, gelişimleri merakla bekliyoruz. Yapılan ilginç görevlendirmelerden biri de U16 Baş antrenörü Alper Koç. Kariyerinin büyük bölümünde kadın takımlarında çalışmış, 2023-24 sezonunda Macaristan’da kız takım çalıştırmış, kadın basketbolunda başarıları da olan bir antrenör. Bu görevlendirme şu soruyu aklımıza getirmiyor mu? Türkiye‘deki erkek altyapılarda iyi, emek vermiş, oyuncuların gelişimine yardım edebilecek antrenörler yok mu? Aslında bu soruyu bizim değil, alt yapıya yatırım yapan köklü kulüplerin sorması gerekmez mi?
Basketbol kamuoyunda kulaktan kulağa konuşulan ama çekincelerden dolayı büyük harflerle dile getirilmeyen bir konu daha var: FIBA projesi kapsamında bu sezonun başında toplanan milli takım kadrolarının teknik ekipleri farklıydı. Merak edenler FIBA Projesi ile ilgili haberlerden bilgilere ulaşabilirler. Ne oldu da sonradan U16, U17, U18 ve U20 takımlarının teknik ekiplerinde değişiklikler oldu? Özellikle U17 teknik ekibi niye evimizdeki Dünya Şampiyonasına 40 gün kala belirlendi? Cevaplarını merakla bekleyeceğiz.
Bir İzlanda atasözü der ki:
“Sá sem ekki vill læra af fyrstu viðvörun, mun læra af afleiðingunum.”
Anlamı: “İlk uyarıdan ders almak istemeyen kişi, sonuçlarından ders alacaktır.”
Sevgili Genç dinazorlar ,teknik heyeti ve sporcuları seçen genel sekreter yardımcısı kimdir? Öyle bir pozisyon tbf resmi sitesinde gözükmüyor? Bu verilen görevi yerine getirecek, sporcuları ve antrenörleri tanıyacak ve onları altyapı koordinatörü ile birlikte belirleyecek bir bilgi ve deneyimi varmıdır?? İsim verirseniz biz de öğrenmiş oluruz bu gizemli insanı…
Fırat Eser
U20 milli takıma bu sene takımı tanımak amacıyla Sn. Ergin Ataman’ı getirilmekten bahsedilmiş satır aralarında.
Sn. Ergin Ataman, geçen sene İstanbul’da yapılan olimpiyat elemelerinde takımın başında mıydı ki, bir de U20 sorumluluğu verilsin. Bu sözümü eleştirmeden önce, Hırvatistan maçındaki performansı ile bu seneki herhangi bir Euroleague maçındaki performansını karşılaştırın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilmiyoruz.
Bu değerleri öğütüp yok ediyoruz.
O günün kısıtlı olanaklarıyla Ulusal Altyapılarda başarılı olmuş bir isim…
Nerede şimdi bu büyük tecrübe/birikim?
3 yıl birlikte heyecan ve gururla çalıştığım Nihat Iziç:
In 1994, the Turkish Basketball Federation added Izic to youth coaching staff.
Izic was the head coach of the Turkey under-18 team that won two silver medals at FIBA Europe Under-18 Championships.
At the 2004 Championship in Spain, he had a 89–71 lost to Spain in the Final.
At the 2005 Championship in Serbia and Montenegro, he lost in the tournament final to the host team.
Izić was the head coach of the Turkey under-20 team that won the silver medal at the 2006 FIBA Europe Under-20 Championship in Izmir, Turkey.
He also led the team at the 2007 FIBA Europe Under-20 Championship.
Between 2007 and 2013, Izić was an assistant coach for the Turkey national team, under Bogdan Tanjević.
In January 2017, the Turkish Basketball Federation parted ways with Izic.
Cevabı basit. Bizler de komisyon alıyoruz ondan 🤔
Milli takım ve “elit” kulüplerin alt yapılardaki oyuncu seçimi, maçta aldığı dk ve oyuncunun parlatılması kriterleri ;
1) Oyuncunun ailesinin ekonomik durumu
2) Ailenin federasyondaki kulis gücü
3) Antrenörün sporcu ailesinden aldığı “HEDİYELER” (Para , sahip olduğu salonda antrenöre ücretsiz özel ders imkanı sağlanması vs. Hatta çok bilindik bir kulübümüzde altyapı antrenörüne sporcu ailesi tarafından araba alındığını herkes biliyor zaten. Dolayısıyla o çocuk pırıl pırıl parlıyor.)
4) Kulüp yöneticilerinin tanıdığı akrabası arkadaşı kısaca hamili kart yakını olması.
Bu liste uzar gider….
Anadoludan gelen ailesi güçlü olmayan bir yeteneğin ön plana çıkabilmesi , değirmende öğütülmemesi için , jenerasyonundaki oyunculardan en az 2-3 level fark yaratması lazım ki ; kadroya alınabilsin, maçta dk alsın. Onlarla aynı seviye veya bir tık daha iyi olsa bile hiç şansı yok.
Sonuçta alt yapı durumu özetlediğiniz gibi…
Bu durum değişmeyecek.
Çünkü ülke insanı olarak mayamız bozuldu.
İyi hoş güzel demişsiniz Fosil ağabeyler de, bir sorun var???
-Her taşın altından çıkan,
-Transfer rakamlarını her sene speküle eden, bununla gururlanan,
-Spora tek çöp yatırımı olmayan,
-Elinde puro, tekne köşelerinde sporu bitiren, -Elindeki sporcuyu (Örn:Alpereni) milli takıma göndermeyen,
KAN EMİCİ MENAJERLERİ neden konuşmuyorsunuz????