Yüksek tempo, agresif defenseler, hatalar, sinirsel çöküşün başlaması, giderek fiziksel yetersizlik ve sonunda kaybediş. Kısaca maçın özeti buydu. Bakalım bu hikâyenin içinde neler var:
Maçın 1. dakikasında 4 faul hakkımızı doldurmanız ilk kırmızı ışık oldu. Hakemler maç boýunca çok kolay faul düdükleri çalarak takımların tempolu oyunlarında ve agresif savunmalarında zorlanmalarına yol açtı.
Ve maalesef bu durumun faturası maç ilerledikçe Beşiktaş‘a çıkmaya başladı. Çünkü Bourg takımı oyun tarzı itibariyle her gün yapabildiğinden başka birşey yaşamadı.
Biz ise önemli eksiğimiz ve sonrasında üstün bir başarı ile eksikler kervanına oyundan atılarak katılan Delgado’nun yokluğu ile istediğimiz sertlikte oynayamadık.
Massa’nın akılsız hareketine sinirlenen Delgado “bensiz çıkamazsın ben de geleyim” deyince bizim taraf iki maçta da işini çok iyi yapan ağır topunu kaybetmiş oldu ve zaten gergin olan ortamda giderek çileden çıkmaya başladık. Fırsatı en iyi değerlendiren çok becerikli olarak nitelediğim Maksim Salash oldu.
Bizim tarafta Derek Nedham adeta tek başına kafa tuttu, Kerem Konan ve Yiğit Arslan büyük bir istekle işlerini iyi yaptılar ancak Yiğit beklediğimiz dış atışları uzun süre bulamadı, sonlara doğru bulduklarında da çok düşük isabette kaldı.
Benim bakışımla Jonah Mathews bu seriye adeta gelmemiş gibiydi, bu akşam da saman alevi dışında hiç bir varlık gösteremedi ve hakemlerin bütün kararlarını alaycı bir gülümseme ile karşıladı. Ama bu tavır sonucu değiştirmedi. Tabii rakip savunmanın ona iyi hazırlandığını da göz ardı edemem. Ama yine de en skorer oyuncunuzun daha dikkatli ve mental olarak daha iyi hazırlanmış olmasını istiyorsunuz.
Simonovic ise çok yetenekli bir oyuncu olmasına rağmen takımıyla ilk kez bu akşam sahaya çıkıyormuş izlenimi verdi bana, daha verimli olabilirdi.
Allman ve Berk çaba gösterdiler ama bu çabaları skoru değiştirmeye yetmedi.
Koç Alimpijevic dördüncü periyotta çaresiz kaldı ve sonunda sinir sistemi iflas etti. Delgado’nun boşluğunda Samet’le oynasa olmadı, Simonovic’le oynasa olmadı. Sonunda dayanamadı. Ama kendisini en hafif söyleyişle sakin ve daha ağırbaşlı olabilmeye davet ediyoruz. Agresif yapısını kontrol edemezse çok başı ağrıyacak.
Neticede üç periyot dayanabildik, son periyodu 24-4 ve maçı da 89-63 kaybettik.
Matt Mitchell’ın sakatlığını, Delgado nun saflığını, Jonah Mathews un seriye uzak kalışını hesaba katamadım ve ben yanıldım. İlk maçın sonunda gerçekten inanarak biz bu seriyi geçeriz demiştim. Olmadı.
Spor bu, umarız bir dahaki seferlerde finale çıkar, kupalar kazanırız.
Delgado atılmayı tamamen hakketmiş gibi yazmışsınız ama atılmayı bence hiç hakketmedi çok çok ağır bir karardı, iki kere kafa atma teşebbüsünde bulunan rakibine karşılık vermediği halde aynı muameleye maruz kaldı. Ne yaptı da “bensiz çıkamazsın ben de geleyim” dedi çok merak ediyorum.
Delgado olayı ilk başlatan taraf,gereği yokken rakibin üstüne gitti Massa da bunu fırsat bildi Delgado’yu tuzağa düşürdü hakemler de zaten fırsat kolluyordu sonuçta ikisi de atıldı zararlı çıkan biz olduk maalesef. O yokken pota altında hiç varlık gösteremedik. Zaten Mitchell sakattı yoktu diğerleri de kötü günlerindeydi.
Koç sinirli halleriyle takıma zarar veriyor, daha önce eliyle orasını burasını tutması,rakip koçun parmaklarını bükmesi,durmadan küfür etmesi ne spora ne sportmenliğe ne ahlaka ne de Beşiktaş duruşuna yakışmıyor. Bu maçta da hakemlere durmadan küfür etti ve atıldı,sakin kalmalıydı yapamadı. Bunun adı hırs değil başka bir şey. Sonuçta Bjk hem elendi hem de eurolig şansını kaçırdı seneye artık…
sportmenlik artı teknik nasıl çıkar o pozisyondan? delgado üstüne yürüdü, tamam orda bir tanesini verdin,sonrasında delgado’nun teknik faul alacağı hiç bir şey yoktu.. zaten maç koptuktan sonra bourgun alehine çalınan fauller vs fransızların basketbolu sevmesi için bir finalden olduk yapcak bir şey yok
Delgado ikinci teknik faulden atıldı, daha önce bir centilmenlik dışı faulü vardı.